• Mayıs Ayı Kahve Kulübü Toplu Alım Organizasyonu
    Sevgili Ziyaretçi Mayıs ayı Kahve Kulübü ortak alım firması sizlerin oyları ile Zümrüt Karaca olarak seçildi. Bu konudan Mart ayı toplu alımı ile ilgili gelişmeleri öğrenebilirsin. Kahve Kulübü toplu alımı ve kulüp ile ilgili gelişmelerden, özel indirimlerden, yayınlardan hızlı bir şekilde haberdar olmak için buradan Whatsapp Kanalına katılmayı, Instagram ve Twitter adreslerinden bizi takip etmeyi unutmayın.
  • Telefon numaranızı paylaşmadan Kahve Kulübü duyurularından, güncel indirim ve kampanyalardan haberdar olmak istiyorsanız Bu Linke tıklayarak Kahve Kulübü Whatsapp Kanalını takip edebilirsiniz.

James Hoffmann Şubat Ayı Konuk video- Gaziantep'li kahve severler aranıyor

Ortada büyük bir emek var, bir kere bu taktir edilmeli. @SirJohn ve @kahvetrip vurgulanması gereken noktaları çok güzel özetlediler diye düşünüyorum. Bir çok arkadaşımız haklı olarak gelen eleştirilere ''konu o değil ki'' diyorlar. Bu doğru lakin konu o değilse Türk kahvesi ve Türkiye'deki kahve kültürü hakkında yorum yapılmamalıydı diye düşünüyorum. Yani hem bu konulara değinip hem de konu o değil ki demek doğru olmayacaktır. Ek olarak, maalesef Türk kahvesi ve mırra anlatımda iç içe geçmiş durumda. Bu iki kahvenin ayrımı kalın çizgilerle yapılmalıydı, ya da dediğim gibi hiç girilmeseydi bu konulara. Yine de girişimleri ve çalışmalarından ötürü emeği geçenleri kutlarım.
 
Savaştan önce Suriyede bulunmuş biri olarak.
Yaşamımı onlarla iç içe yaşayan biri olarak, halihazırda hala onlarla iş yapan unicefte çalışan biri olarak söyleyeyim, Suriyeliler asla espresso içmez bu kültür savaş sonrası Türkiyeye göç ettikten sonra oluşan bir kültür yani savaştan sonra gettolarda küçük işletmelerde bu makinalar koyulmuş bi şekilde tutmuş.
Yani bu üzerine video yapılacak kadar önemli oturmuş bir kültür felan değil.
Topu topu 3 4 yıl içinde gelişen bir durum.
Saygılar.
 
Videoda eleştirilecek bir sürü öğe var, herkesin de bir fikri var anlaşılan...
Benim anlamadığım kısım, bu arkadaş buraya bu konuyu açtığında videoda şu öğeler olsun, şöyle müzik kullanın, şöyle kurgulayan, şunları çekin vs diye katkıda bulunmayıp bu videoların devamı için de yapıcı bir eleştirisi olmayıp, bu video üzerinden günlük hayatının stresini atmak isteyenler var...

Kendilerince ilginç buldukları bir durumu, kendilerince işlemişler. Türklere(!), kahveseverlere, kulüp üyelerine bir vaad ile işe koyulmadılar. Video nereden baksan amatör, yaratıcılar da amatör ama tutkulu insanlar... Kültür profesörleri değiller, kahve elçisi ya da Hollywood kurgucusu değiller.

İçerik yaratıcıları, Hoffman'a ulaşmış ve projelerini kabul ettirmiş. Hiç buraya yazmayıp da yayınlayabilirlerdi videoyu. Burada bu fırsatı yakaladığı için heyecanını paylaşmış, kahvekulübüne değer vermiş, teşekkür etmiş. İnsan var işin içinde insan, insan duyguları var. yok Türk, yok Suriyeli, yok İngiliz muhipleri... Burada konu açmasaydı, kimse bu konuyu açıp böyle acımasızca eleştiricek miydi?
 
Öncelikle emeğe sağlık. İşin arkasında ciddi bir emek ve çaba olduğu anlaşılıyor. Bu anlamda tebrik ederim.
Fakat ben de eleştirilebilecek bir çok husus olduğunu düşünüyorum.

Bazı eleştirilerin önünün; "konu Türkiye değil, konu kahve değil, konu Suriyeliler değil" gibi kapatılabileceğini sanmıyorum. Bu durumda konu hiçbir şey değil. Sadece "suriyelilerin getirdiği yeni espresso kültürü" anlatılıyor fazlasını aramayın derseniz göçmenlik kültürünün, siyasetin ve nihayetinde kahvenin izole edilemez etkileşime çok açık yapısını inkar etmiş olursunuz ve insanlara sunduğunuz "gerçeklik" günün sonunda sadece yanlış bir algı olarak kalır.

Şimdi JH kanalında ilk defa TR ile alakalı bir içerik yayınlanıyor. İşin doğası gereği Türkiye'den ve en azından Türkiye'de mevcut kahve kültüründen bahsetmek gerekirdi. Kaldi'nin keçilerine yer verilebiliyorsa, buna da verilebilirdi. Bu videonun izleyenlerinin bir kısmının haritada Türkiye'yi bulamayacağı gerçeğini akılda tutarak düşünün. Suriyeliler neden espresso makinelerine yönelmişler buraya gelince? Çünkü son 20 yıldır espresso makineleri etrafında gelişen ve giderek yaygınlaşan bir kahve kültürü vardı Türkiye'de. Bu işletmelerce kar amaçlı olarak pahalı fiyatlara alınan makinelerin tabiri caizse atıllaşarak göçmenlerce kullanılmaya başlanması ve ucuz kahvenin bir aracı olması doymuş bir piyasaya mı işaret ediyor acaba? Ama videodan bu makinelerin uzaydan "deus ex machina" misali suriyelilerin dükkanlarına konduğunu düşünüyoruz videoyu izleyince.

Nitelikli kahve kavurucularının ve dükkanlarının sayısının birçok dünya ülkesinden fazla olduğu bir ülke Türkiye. Birçok Avrupa ülkesinde bulundum. Nitelikli kahveye erişimin en kolay olduğu ülke Türkiye diyebilirim (Bu tabi ki her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmiyor). Videoyu izleyince Türkiye'deki mevcut kahve kültürü Starbucks'ta latte içenlerle sınırlı gibi anlıyorum. Dolayısıyla nihayetinde ele alınan konu tek boyutlu kalmış ve burasıyla ilgili bilgisi sınırlı birisi için yanlış yönlendirici olabilecek bir resim sunuyor bence video.

Yine videoyu izleyen için Türkiye'nin tamamıyla Suriye Getto'suna dönüştüğü yolunda bir bakış açısı oluşması olası. Görüntüler kaydedilirken "metruk, yıkık, kirli, karışık olanı çekelim aman kadrajımıza batılının kalıpyargılarını değiştirebilecek estetik bir şey girmesin" gibi özellikle oryantalist Amerikan filmlerinde karşılaşılan bakış açısının benzerini bulmak da üzücü. Mekanların allayıp pullanması gerektiğini kastetmiyorum ama sunulan görsel gerçeklik fazla seçmece kalmış. Alejandro González Iñárritu'nun Biutiful filmini bu işin nasıl kotarılabileceğine dair fikir sahibi olmak isteyenlere öneririm

"Konu Türkiye değil, konu kahve değil, konu Suriyeliler değil" diyerek geçiştirmedim. Konu Türkiye değil dedim, ki hakikaten de değil. Mevzunun Misak-ı Milli sınırları içerisinde yaşanıyor olması hariç, Türkiye ile pek bir alakası yok. Kahve kültürünün köklerinin bu topraklardan çıkmış olması nedeniyle hoş bir introduction olarak bahsedilmesi gayet de yerinde. Bu videonun odağında Suriyeli gettoları yer alıyor ve videoyu esas ilgi çekici yapan da yine tam olarak bu getto yaşamı; lokasyon Lübnan da olabilirdi, Mısır da. Bu "daha çok Türkiye anlatılsın, daha çok!" beklentisini anlamlandıramıyorum maalesef.

Belki bu noktada yapılabilecek tek anlamlı eleştiri de başlığın hafiften clickbait vazifesi görüyor olması olabilir. Nihayetinde başlıktan (How the Syrian Civil War Created A Unique Espresso Culture in Turkey) Türkiye geneline yayılmış bir espresso kültürü yayıldığı anlamı kolaylıkla çıkarılabilir, fakat videoyu izlediğimizde -yani gerçekten, milliyetçi reflekslerimizden arınmış şekilde izlediğimizde- görüyoruz ki Türkiye'nin geneline yönelik bir çıkarım yapma gayesi olan bir çalışma değil bu. Bir getto kültüründen bahsediliyor. Genel izleyiciye yönelik basit ve sindirilebilir bir mesaja da dönüştürülmüş. Tarz olarak Johhny Harris'in Vox için hazırladığı videolara benziyor bu yönden. Videoya uluslararası izleyiciden gelen yorumlar da bunu doğrular nitelikte. Popüler bir içerik üretimi formatı kullanılmış fakat bu tabii ki forumdaki bazı arkadaşları sanki burada gizli bir gündem varmış, İngilizler parasını verip dezenformasyon dolu bir videoyu desteklemiş falan gibi komplo teorileri üretmekten alıkoymamış.

Bu metruk, yıkık, kirli olanı gösterdin eleştirisi de yine aynı milliyetçi reflekslerden, mevzunun odağında Türkiye'nin olmadığını kavrayamamaktan geliyor aslında. Siz istiyorsunuz ki video sizin gördüğünüz, yaşadığınız Türkiye'yi anlatsın, fakat videoyu hazırlayan arkadaş Suriyelilerin gördüğü, yaşadığı Esenyurt'ta geçiyor. Yani düşünün, ülkelerinden, yuvalarından ayrılmak zorunda kalmış milyonlarca insanın oldukça karanlık hikayesindeki küçük bir ayrıntıyı konu edinen 10 dakikalık bir video çekeceksiniz, izleyicilerinizi bu atmosferin içine almak için belki yalnızca bir iki dakikanız var ve siz diyorsunuz ki "Abi Cevahir'i çekelim ne güzel ışıl ışıl".
 
"Konu Türkiye değil, konu kahve değil, konu Suriyeliler değil" diyerek geçiştirmedim. Konu Türkiye değil dedim, ki hakikaten de değil. Mevzunun Misak-ı Milli sınırları içerisinde yaşanıyor olması hariç, Türkiye ile pek bir alakası yok. Kahve kültürünün köklerinin bu topraklardan çıkmış olması nedeniyle hoş bir introduction olarak bahsedilmesi gayet de yerinde. Bu videonun odağında Suriyeli gettoları yer alıyor ve videoyu esas ilgi çekici yapan da yine tam olarak bu getto yaşamı; lokasyon Lübnan da olabilirdi, Mısır da. Bu "daha çok Türkiye anlatılsın, daha çok!" beklentisini anlamlandıramıyorum maalesef.

Belki bu noktada yapılabilecek tek anlamlı eleştiri de başlığın hafiften clickbait vazifesi görüyor olması olabilir. Nihayetinde başlıktan (How the Syrian Civil War Created A Unique Espresso Culture in Turkey) Türkiye geneline yayılmış bir espresso kültürü yayıldığı anlamı kolaylıkla çıkarılabilir, fakat videoyu izlediğimizde -yani gerçekten, milliyetçi reflekslerimizden arınmış şekilde izlediğimizde- görüyoruz ki Türkiye'nin geneline yönelik bir çıkarım yapma gayesi olan bir çalışma değil bu. Bir getto kültüründen bahsediliyor. Genel izleyiciye yönelik basit ve sindirilebilir bir mesaja da dönüştürülmüş. Tarz olarak Johhny Harris'in Vox için hazırladığı videolara benziyor bu yönden. Videoya uluslararası izleyiciden gelen yorumlar da bunu doğrular nitelikte. Popüler bir içerik üretimi formatı kullanılmış fakat bu tabii ki forumdaki bazı arkadaşları sanki burada gizli bir gündem varmış, İngilizler parasını verip dezenformasyon dolu bir videoyu desteklemiş falan gibi komplo teorileri üretmekten alıkoymamış.

Bu metruk, yıkık, kirli olanı gösterdin eleştirisi de yine aynı milliyetçi reflekslerden, mevzunun odağında Türkiye'nin olmadığını kavrayamamaktan geliyor aslında. Siz istiyorsunuz ki video sizin gördüğünüz, yaşadığınız Türkiye'yi anlatsın, fakat videoyu hazırlayan arkadaş Suriyelilerin gördüğü, yaşadığı Esenyurt'ta geçiyor. Yani düşünün, ülkelerinden, yuvalarından ayrılmak zorunda kalmış milyonlarca insanın oldukça karanlık hikayesindeki küçük bir ayrıntıyı konu edinen 10 dakikalık bir video çekeceksiniz, izleyicilerinizi bu atmosferin içine almak için belki yalnızca bir iki dakikanız var ve siz diyorsunuz ki "Abi Cevahir'i çekelim ne güzel ışıl ışıl".
Çok şükür Cevahir AVM'yi hiçbir zaman estetik bir değer olarak görmedim. İstanbul'a dair bir semt mahalle dokusu gözükmemesi, videoda gösterilen her mekanın günün ruhuyla sıfırdan inşa edilmiş olduğu algısının yaratılması "yabancı olanın" ilgisini çekmek için yapılmış bilinçli oryantalist bir tercih olmuş ve ister istemez politik de bir tercih bu. Bu bilinçli tercih gerçekliği sunabilmekten pek uzak hem de. Daha genelde bakacak olursak videonun "konum bu" dediği şey hakkında bile çok az şey söylediğini fark etmemek mümkün değil. Nasıl bir kültür bu? Bir şeyin kültüre dönüşmesi için 3-5 makinanın dükkana koyulması yeterli mi? Videoda 2 kişi görüyoruz sadece. Ne kadar yaygın bu yeni tüketim tarzı? Local Community bundan nasıl etkilenmiş? Hiçbir soruya net bir cevap alamıyorum. ama şu anki bilinmeyen yaygınlığından yola çıkarak videoya verilmiş isim şu: "Şuriye İç Savaşı Türkiye'de Nasıl Benzersiz Bir Espresso Kültürü Yarattı?" Bunu izleyen Türk olmayan arkadaşlar muhtemelen şöyle diyor: "vay arkadaş, türkiye suriyeliler sayesinde berbat ve dengesiz bir şekilde de olsa espresso içmeyi öğrenmiş, ne kadar enteresan." Ben sadece bunun böyle olmadığını söylüyorum. "Bakın herkes beğenmiş" kıstasının neden muteber olmadığı anlaşılmıştır umarım. Türkiyeye suriyelilerin öğrettiği kültürün kapsayıcılığının sınırlılığını düşününce bile geri kalan her şey çok komik kalıyor. Ne biliim, bu kadar cümle kurmaya cidden gerek var mı videonun problematik yönlerini görmek için.

Bu arada neye istinaden motivasyonumun milliyetçi refleksler olarak tespit edildiğini anlamadım? "Hasidikler New York'ta nasıl benzersiz bir yemek kültürü yarattı?" diye bir video çekecek olsaydım mesela o videoda New York'un hasidikler tarafından nasıl dönüştürüldüğüne, bir new yorklunun bu etkiyi nasıl deneyimlediğine, new york'un hali hazırda kozmopolit yapısının yemek kültüründe neye tekabül ettiğine falan değinmem gerekirdi. 3-5 tane hasidikin kendi mahallesinde macar vişne çorbası pişirmesinden yola çıkarak "yahudiler new york'ta benzersiz bir çorba kültürü nasıl yarattı" diyecek olsam bu aldatıcı olurdu.
 
@LarryByndon emeklerin için teşekkürler
Benim eleştirilerimi umarım yapıcı algılarsın. Başlığı takip ettiğini gördüğümden bu sorulara cevap verebilirsen sevinirim

-Konu Suriyelilerin Türkiye'de espresso alışkanlığını nasıl kazandığı/sürdürdüğü ile ilgili ise burada akılda kalan cevaplanmayan çok soru var.
Satıcılar bu espresso benzeri içecekleri kimlere satıyor?(ağırlıklı olarak Türk'lere mi göçmenlere mi, yandaki diğer satıcılara mı?, Diğer ürünleri almaya gelenlere mi?)
İçecekleri tüketen kişilerin yorumları/beğenileri/kahve kültürü ile bilgi düzeyleri nasıl?
Tüketenlerin amacı kafein ihtiyacını karşılamak mı? Yoksa bunun espresso türevi içecek olduğunu düşünerek mi içiyorlar?

Videoda göründüğü kadarıyla çoğu işletme kahve dışında başka şeyler de satıyor gibi görünüyor. Bu adamlar kahve ile müşteriyi çekerek başka şeyler mi satmayı amaçlıyorlar? Cirolarının ne kadar bir kısmını bu içecekler sağlıyor?

Belgesel tekniğine gelecek olursak ciddi anlamda 140journos belgesellerinden etkilenilmiş duruyor. Onlarla bir bağlantınız var mı?

Özetle video başlığında yazan şeyler pek ayrıntılı işlenmemiş duruyor. Teşekkürler
 
Tartışmalara katılmayıp dışarıdan takip etmesi gerçekten zevkli. Hani bir söz varya, vatandaşı olmaska aslında eğlenceli ülke diye aynı o durum 😂. Ama yorumları okuyunca gördüğüm sorun şu: beklentilerin absürdlüğü. Youtube'a oluşturulmuş amatör bir içerik bu. Doktora tezi ayrıntısında bir araştırma ve ayrıntı bekleyen arkadaşlar var galiba. BBC belgeleseli de değil uzun uzun en derinine kadar gösterilsin her şey. 10 dakikaklık, amatör biri tarafınan yapılmış bir içerik. Arkadaş ilk mesajında ne yapmak istediğini de yazmış, yapmak istediği şeyle de uygun. Türkiye gerçekten uzman cenneti 😂😂.
 
Çok şükür Cevahir AVM'yi hiçbir zaman estetik bir değer olarak görmedim. İstanbul'a dair bir semt mahalle dokusu gözükmemesi, videoda gösterilen her mekanın günün ruhuyla sıfırdan inşa edilmiş olduğu algısının yaratılması "yabancı olanın" ilgisini çekmek için yapılmış bilinçli oryantalist bir tercih olmuş ve ister istemez politik de bir tercih bu. Bu bilinçli tercih gerçekliği sunabilmekten pek uzak hem de. Daha genelde bakacak olursak videonun "konum bu" dediği şey hakkında bile çok az şey söylediğini fark etmemek mümkün değil. Nasıl bir kültür bu? Bir şeyin kültüre dönüşmesi için 3-5 makinanın dükkana koyulması yeterli mi? Videoda 2 kişi görüyoruz sadece. Ne kadar yaygın bu yeni tüketim tarzı? Local Community bundan nasıl etkilenmiş? Hiçbir soruya net bir cevap alamıyorum. ama şu anki bilinmeyen yaygınlığından yola çıkarak videoya verilmiş isim şu: "Şuriye İç Savaşı Türkiye'de Nasıl Benzersiz Bir Espresso Kültürü Yarattı?" Bunu izleyen Türk olmayan arkadaşlar muhtemelen şöyle diyor: "vay arkadaş, türkiye suriyeliler sayesinde berbat ve dengesiz bir şekilde de olsa espresso içmeyi öğrenmiş, ne kadar enteresan." Ben sadece bunun böyle olmadığını söylüyorum. "Bakın herkes beğenmiş" kıstasının neden muteber olmadığı anlaşılmıştır umarım. Türkiyeye suriyelilerin öğrettiği kültürün kapsayıcılığının sınırlılığını düşününce bile geri kalan her şey çok komik kalıyor. Ne biliim, bu kadar cümle kurmaya cidden gerek var mı videonun problematik yönlerini görmek için.

Bu arada neye istinaden motivasyonumun milliyetçi refleksler olarak tespit edildiğini anlamadım? "Hasidikler New York'ta nasıl benzersiz bir yemek kültürü yarattı?" diye bir video çekecek olsaydım mesela o videoda New York'un hasidikler tarafından nasıl dönüştürüldüğüne, bir new yorklunun bu etkiyi nasıl deneyimlediğine, new york'un hali hazırda kozmopolit yapısının yemek kültüründe neye tekabül ettiğine falan değinmem gerekirdi. 3-5 tane hasidikin kendi mahallesinde macar vişne çorbası pişirmesinden yola çıkarak "yahudiler new york'ta benzersiz bir çorba kültürü nasıl yarattı" diyecek olsam bu aldatıcı olurdu.
Ben yazarken aklımdakileri benden daha güzel ifade etmişiniz :)
 
Hocam elinize sağlık.
Sanırım videoyu editlerken deveyle gezen insanların görüntülerini eklemeyi unutmuşsunuz.
Saygılar... 🐫
 
Tartışmalara katılmayıp dışarıdan takip etmesi gerçekten zevkli. Hani bir söz varya, vatandaşı olmaska aslında eğlenceli ülke diye aynı o durum 😂. Ama yorumları okuyunca gördüğüm sorun şu: beklentilerin absürdlüğü. Youtube'a oluşturulmuş amatör bir içerik bu. Doktora tezi ayrıntısında bir araştırma ve ayrıntı bekleyen arkadaşlar var galiba. BBC belgeleseli de değil uzun uzun en derinine kadar gösterilsin her şey. 10 dakikaklık, amatör biri tarafınan yapılmış bir içerik. Arkadaş ilk mesajında ne yapmak istediğini de yazmış, yapmak istediği şeyle de uygun. Türkiye gerçekten uzman cenneti 😂😂.
Nitelikli kahve konusunda, 80 milyonluk ülkenin az bulunan birkaç forumundan birinde bu videonun ayrıntılı eleştirilmesi gayet normal bence. Konunun kahve dışına saptırılması üzücü olmuş sadece
 
Çok şükür Cevahir AVM'yi hiçbir zaman estetik bir değer olarak görmedim. İstanbul'a dair bir semt mahalle dokusu gözükmemesi, videoda gösterilen her mekanın günün ruhuyla sıfırdan inşa edilmiş olduğu algısının yaratılması "yabancı olanın" ilgisini çekmek için yapılmış bilinçli oryantalist bir tercih olmuş ve ister istemez politik de bir tercih bu. Bu bilinçli tercih gerçekliği sunabilmekten pek uzak hem de. Daha genelde bakacak olursak videonun "konum bu" dediği şey hakkında bile çok az şey söylediğini fark etmemek mümkün değil. Nasıl bir kültür bu? Bir şeyin kültüre dönüşmesi için 3-5 makinanın dükkana koyulması yeterli mi? Videoda 2 kişi görüyoruz sadece. Ne kadar yaygın bu yeni tüketim tarzı? Local Community bundan nasıl etkilenmiş? Hiçbir soruya net bir cevap alamıyorum. ama şu anki bilinmeyen yaygınlığından yola çıkarak videoya verilmiş isim şu: "Şuriye İç Savaşı Türkiye'de Nasıl Benzersiz Bir Espresso Kültürü Yarattı?" Bunu izleyen Türk olmayan arkadaşlar muhtemelen şöyle diyor: "vay arkadaş, türkiye suriyeliler sayesinde berbat ve dengesiz bir şekilde de olsa espresso içmeyi öğrenmiş, ne kadar enteresan." Ben sadece bunun böyle olmadığını söylüyorum. "Bakın herkes beğenmiş" kıstasının neden muteber olmadığı anlaşılmıştır umarım. Türkiyeye suriyelilerin öğrettiği kültürün kapsayıcılığının sınırlılığını düşününce bile geri kalan her şey çok komik kalıyor. Ne biliim, bu kadar cümle kurmaya cidden gerek var mı videonun problematik yönlerini görmek için.

Bu arada neye istinaden motivasyonumun milliyetçi refleksler olarak tespit edildiğini anlamadım? "Hasidikler New York'ta nasıl benzersiz bir yemek kültürü yarattı?" diye bir video çekecek olsaydım mesela o videoda New York'un hasidikler tarafından nasıl dönüştürüldüğüne, bir new yorklunun bu etkiyi nasıl deneyimlediğine, new york'un hali hazırda kozmopolit yapısının yemek kültüründe neye tekabül ettiğine falan değinmem gerekirdi. 3-5 tane hasidikin kendi mahallesinde macar vişne çorbası pişirmesinden yola çıkarak "yahudiler new york'ta benzersiz bir çorba kültürü nasıl yarattı" diyecek olsam bu aldatıcı olurdu.

Yabancı olanın ilgisini çekecek, bilinçli olarak popüler bir içerik üretimi formatı kullanıldığını ben mesajımda belirttim zaten. Yine aynı şekilde, başlıktan anlaşılanın aksine, Türkiye geneline yayılan bir espresso kültürü yaratıldığından bahsedilemeyeceğini de belirttim. Bence sırf yazmış olmak için yazmayın, önce neler yazılmış bir okuyun zira ikinci kez ne yazdığımı tekrar açıklama zahmetine giriyorum, üçüncüye tenezzül etmeyeceğim. Ben bakın herkes beğenmiş falan gibi basite indirgenebilecek bir şey söylemedim. Herkes beğendiyse zaten niye uzun uzun yazıp tartışayım? Var mı böyle bir mantık? Bakın ne yazmışım, "Tarz olarak Johnny Harris'in Vox için hazırladığı videolara benziyor bu yönden. Videoya uluslararası izleyiciden gelen yorumlar da bunu doğrular nitelikte." Buradan herkes beğenmiş anlamını nasıl çıkardınız? Buyrun bahsettiğim "yorumlar"


1613828791079.png


Bakıyorum ki ilk mesajınızdaki "konu Türkiye değil" eleştirisine değinmemek için argumentum ad populum yoluna gidilip bir dizi, öncesinde zaten bu başlıkta dile getirilmiş başka eleştiriye geçmişsiniz. Videoyu ben hazırlamadım, yapım sürecinde de herhangi bir müdahilim olmadı. Birçoğunu benim de belirtmiş olduğum bu eleştirilere dolayısıyla cevap vermeye çalışmayacağım. Fakat şurada temelden ayrışıyoruz, ben çoğunluğun şu videoyu izleyip "vay arkadaş, türkiye suriyeliler sayesinde berbat ve dengesiz bir şekilde de olsa espresso içmeyi öğrenmiş." diyeceğini düşünmüyorum. Video net bir şekilde bunun kısıtlı bir alanda bir getto kültürü öğesi olarak yavaş yavaş oluşmaya başladığı mesajını veriyor. Hatta genel olarak bu komünite içinde ticaretin de yine bu komünitenin üyeleriyle sınırlı olduğundan bahsediyor, Türk Türk berbere gidiyor, Suriyeli Suriyeli berbere vs. gibi. Yine bu yersiz "eyvah JH'nin kanalındaki ilk Türkiye içeriğinde ülkemizdeki kahve kültürü yanlış mı tanıtılıyor" korkusu videoya objektif bakmanızı engelliyor.


Tam olarak bu yüzden ilk mesajımda bazı arkadaşlar ne güzel sakin sakin anlatmış diye hayranlığımı dile getirmiştim. Neyse efendim, bulaştık bir kere. Bana yetti. Diğer arkadaşlara kolaylıklar.
 
Hoffman 12 dk’lık bir video istemiş, birçok şeyi de 12 dkya sığdırmaya çalışınca haliyle bazı konular yüzeysel kalmış. Aynı şeyleri tekrar yazmaya gerek yok.
Benim takıldığım diğer şey videonun açıklama kısmında 3 yunan stk’sına yardım için linkinin bırakılması. Sanki 5milyon Suriyeli adalarda, sanki mülteci botlarını batırmak veya bize geri yollamak için ellerinden geleni yapanlar yunanlılar değil. Sanki video Türkiye’yi değil de yunanistanı konu almış. Sanki Türkiye’de mültecilere yardım eden stk yokmuş gibi....Bu videoyu hazırlayanların emeğine de saygısızlık bence.
 
Hoffman 12 dk’lık bir video istemiş, birçok şeyi de 12 dkya sığdırmaya çalışınca haliyle bazı konular yüzeysel kalmış. Aynı şeyleri tekrar yazmaya gerek yok.
Benim takıldığım diğer şey videonun açıklama kısmında 3 yunan stk’sına yardım için linkinin bırakılması. Sanki 5milyon Suriyeli adalarda, sanki mülteci botlarını batırmak veya bize geri yollamak için ellerinden geleni yapanlar yunanlılar değil. Sanki video Türkiye’yi değil de yunanistanı konu almış. Sanki Türkiye’de mültecilere yardım eden stk yokmuş gibi....Bu videoyu hazırlayanların emeğine de saygısızlık bence.
Sadece buna cevap vereceğim şimdilik.

NGO'ları tamamen ben seçtim(dolayısıyla emeğimize bir saygısızlık yok), bu NGO'ların seçilme sebepleri ise aslında tam olarak sıraladıklarınız. Sayfalarına girip incelerseniz mesela Lighthouse'un bir acil durum ekibi olduğunu ve bu ekibin botları batırılmış mültecileri denizden kurtardığnı ya da Lesvos Solidarity derneğinin de çok kötü şartlardaki mülteci kamplarına alternatif olması amacıyla kendi kampını kurmuş bir dernek olduğunu görebilirsiniz. Durumun en kötü olduğu yer Lesvos olduğu için oradaki dernekler seçildi kısaca.

Bunlara ek olarak da Türkçe altyazı olmadığı için özür diliyorum, Türkçe altyazı koymak istemiştik ama yetişmediği için olmadan yayınladık.
 
NGO'ları tamamen ben seçtim(dolayısıyla emeğimize bir saygısızlık yok), bu NGO'ların seçilme sebepleri ise aslında tam olarak sıraladıklarınız. Sayfalarına girip incelerseniz mesela Lighthouse'un bir acil durum ekibi olduğunu ve bu ekibin botları batırılmış mültecileri denizden kurtardığnı ya da Lesvos Solidarity derneğinin de çok kötü şartlardaki mülteci kamplarına alternatif olması amacıyla kendi kampını kurmuş bir dernek olduğunu görebilirsiniz. Durumun en kötü olduğu yer Lesvos olduğu için oradaki dernekler seçildi kısaca.
Hocam paylaşmadan önce sayfalarına girip siz de bir kontrol etseydiniz keşke.. Türkiye'de bunca mülteci varken Türkiye'den bir tane bile sivil toplum örgütünü paylaşmıyor olmanız çok talihsiz olmuş.

''Despite our efforts to continue providing support to asylum seekers on Lesvos, it became clear that the role of NGOs like ours in the context of arrivals had become extremely limited. Though we continued to help in any way we could, it was no longer possible for us to provide the same dignified emergency response that we committed to in September of 2015. After much deliberation and painful discussions, in the autumn of 2020, we made the decision to formally cease our Emergency Response operations on the north shore and to withdraw from Skala Sikamineas, the tiny fishing village that was the base of our operations.''
inactive.png
 
Bu video hakkındaki tartışmaları görünce "Öğrencilerin %60'ı okuduğunu anlamıyor" başlıkları geldi aklıma. Meğer izlediğimizi de anlamıyormuşuz :)
 
Yorumların hepsini okumaya çalıştım kah üzüldüm kah gülümsedim ama en sonunda baya yoruldum..
Eleştirmek,eleştirilmeye değer bulunmak çok güzel bi şey ama burda yapılan tamamen taşlamaya dönmüş..
İngiliz muhipler mi ararsın,Yunanlar,dinler,misak-i milli,Araplar oooo..Fransızlar ve Amerikalılardan bahsedilmemesine şaşırdım açıkçası..Ha diyebilirsiniz ki videonun onlarla ilgisi yok ki neden bahsedelim..E sizin bahsettiklerinizle de ilgisi yok 🤔
Keşke yapılan işe yalnızca Türk arkadaşların,Türkiye’de çekmiş olduğu bir video olarak bakabilsek..yalnızca geçen mekan burası olduğu için konu nerden nereye gelmiş insan gerçekten hayret ediyor..
Ha bu konu x milliyetten bi arkadaşın dikkatini çekseydi ve gelip İstanbul’da bu şekilde video çekseydi o zaman ne denirdi acaba..
Ülkemizin dışardan hali hazırda nasıl göründüğüyle ilgili endişelerinizi bir kahve forumunda değil başka platformlarda dile getirmenizi dilerdim..Bu arkadaşlar kültür ve turizm elçisi değil ve ülke saygınlığına en ufak bir yarar sağlayan ya da zarar getiren bir iş yapmamışlar yalnızca çok da duyulmayan bir konuyu ellerinden geldiğince ilginç ve izlenilir bir biçimde sunmaya çalışmışlar..
Hepinizin eline sağlık,umarım başka kapılar da açar ve başka alanlarda daha da profesyonel işler yaparsınız..
Son olarak 140journosun hiçbir içeriğinde anlatıcı kişinin kamera karşısına geçip konuştuğu bir sahne gördüğümü hatırlamıyorum sadece bu yönden bile çok farklılar..
Bu durum için de ayrıca tebrikler sonuçta anlatıcı görüntülerin arkasına ses ekleyip rahatlıkla bir metinden okuyabilirdi ama kamera karşısında konuşmak tercih edilmiş..
Son olarak,videoda kahve kulübüne teşekkür edilirken burdaki her kullanıcıya saygı duyulduğunu ve bu incelik karşısında aşırı yerli ve milli duygularınızı bir kenara bırakarak eleştiri yapmayı düşünmenizi dilerim..
Türk kahvesinin başına bi şey geleceği yok merak etmeyin,zırhlarınızı çıkarabilirsiniz..
İyi demlemeler 🥂
 

Ekli dosyalar

  • 2CA5C383-94C4-45A8-9F2D-6E8B12605B01.jpeg
    2CA5C383-94C4-45A8-9F2D-6E8B12605B01.jpeg
    235.2 KB · Görüntüleme: 102
Son düzenleme:
Yorumların hepsini okumaya çalıştım kah üzüldüm kah gülümsedim ama en sonunda baya yoruldum..
Eleştirmek,eleştirilmeye değer bulunmak çok güzel bi şey ama burda yapılan tamamen taşlamaya dönmüş..
İngiliz muhipler mi ararsın,Yunanlar,dinler,misak-i milli,Araplar oooo..Fransızlar ve Amerikalılardan bahsedilmemesine şaşırdım açıkçası..Ha diyebilirsiniz ki videonun onlarla ilgisi yok ki neden bahsedelim..E sizin bahsettiklerinizle de ilgisi yok 🤔
Keşke yapılan işe yalnızca Türk arkadaşların,Türkiye’de çekmiş olduğu bir video olarak bakabilsek..yalnızca geçen mekan burası olduğu için konu nerden nereye gelmiş insan gerçekten hayret ediyor..
Ha bu konu x milliyetten bi arkadaşın dikkatini çekseydi ve gelip İstanbul’da bu şekilde video çekseydi o zaman ne denirdi acaba..
Ülkemizin dışardan hali hazırda nasıl göründüğüyle ilgili endişelerinizi bir kahve forumunda değil başka platformlarda dile getirmenizi dilerdim..Bu arkadaşlar kültür ve turizm elçisi değil ve ülke saygınlığına en ufak bir yarar sağlayan ya da zarar getiren bir iş yapmamışlar yalnızca çok da duyulmayan bir konuyu ellerinden geldiğince ilginç ve izlenilir bir biçimde sunmaya çalışmışlar..
Hepinizin eline sağlık,umarım başka kapılar da açar ve başka alanlarda daha da profesyonel işler yaparsınız..
Son olarak 140journosun hiçbir içeriğinde anlatıcı kişinin kamera karşısına geçip konuştuğu bir sahne gördüğümü hatırlamıyorum sadece bu yönden bile çok farklılar..
Bu durum için de ayrıca tebrikler sonuçta anlatıcı görüntülerin arkasına ses ekleyip rahatlıkla bir metinden okuyabilirdi ama kamera karşısında konuşmak tercih edilmiş..
Son olarak,videoda kahve kulübüne teşekkür edilirken burdaki her kullanıcıya saygı duyulduğunu ve bu incelik karşısında aşırı yerli ve milli duygularınızı bir kenara bırakarak eleştiri yapmayı düşünmenizi dilerim..
Türk kahvesinin başına bi şey geleceği yok merak etmeyin,zırhlarınızı çıkarabilirsiniz..
İyi demlemeler 🥂
fotoğraf pazar günüme renk kattı :D
 
Bu videonun bir yükümlülüğü, sorumluluğu yok. Bir youtube kanalı şubat ayında konuk video etkinliği yapıyor, videoyu çeken arkadaş da spesifik bir konu seçip ( Suriyeliler için kahve alışkanlığının değişen şartlara nasıl adapte olduğu ) katılıyor. Videonun net eksikleri var tabi ki ama bence bu kadar ciddiye almaya gerek yok. :)
 
Videoyu izledim. Konu çok ilginç video da fena değil. Ama bence çok önemli bir handikapı var, fazla "didaktik" ve "deskriptif". Yani uzun uzun kahvenin tarihçesini falan anlatmak, Suriye iç savaşını vs hikaye etmek yerine, daha pratik/uygulamalı bir video olsaydı bence çok daha ilgi çekici olurdu.

Yani ortaya çıkan bu ucuz kahvenin tadı nasıl? Videoda gerçi "gövdesiz olduğu için çözünebilir hazır kahve katıyorlar" falan deniyor, ama o değerlendirmelere daha ağırlık verilebilirdi.

Ama asıl olarak, bu kahveleri hazırlayan ve içen Suriyelileri gerçek bir üçüncü dalga kahveciye veya Starbucks'a götürüp oralardaki kahveler hakkındaki görüşleri alınabilirdi mesela. Veya, Suriyeli kahve tezgahının yanına, aynı kahveyi daha "nitelikli" bir şekilde yapan bir stand açılıp, müşterilere karşılaştırma yaptırılabilirdi.

Yani olay son tahlilde, "Nitelikli espressonun fincanı 10 TL, bu kahvenin fincanı 3 TL, bu fiyata yine iyi"ye geliyorsa, diyecek başka bir şey kalmıyor. "Nitelikli espressonun fincanı 3 TL olsa onu mu tercih edersiniz, bunu mu?" sorusuna Suriyeliler ne cevap verirdi? Bence videoyu asıl ilginç yapacak nokta bu olurdu.
 
Geri
Üst