Ben dışarıda çoğunlukla espresso içen biriyim. Evde yakalayamadığımız bir şey bu çünkü; tutarlı, ayarlı, kalibrasyonlu bir makinadan aldığınız bir akışla hazırlanan espressonun yerini bence pek az şey tutabilir. Bir de elbette en önemlisi, single origin olmalı. Maalesef espresso kendi başına pek az tercih edilen bir içecek. İçine süt dökmeden rahat edemiyor insanımız

Bu yüzden cafeler maliyetlerini de göze alıp blend çekirdekler kullanıyorlar. Özellikle Ankara ziyaretlerimde single origin espresso içebilmek neredeyse imkansız. Ama İstanbul'da, işte Montag tam da bu yüzden bana çok hitap ediyor. Ben Modalı olduğum için Bademaltı'ndaki barlarına gidiyorum. Her zaman üç ayrı single origin çekirdek seçeneğimiz oluyor çünkü her çekirdek için üç ayrı, o çekirdeğe göre kalibre edilmiş ve gün içerisinde de kalibrasyonu sürekli kontrol edilip güncellenen değirmenleri var. Yani tam manasıyla tarzımı yansıtan bir espresso bar kendileri

Bunun yanında, evet Delter kullanıyorlar filtre için yalnızca ve bu konuyla ilgili ufak ufak şikayet ediyor baristaları. Özellikle yoğun kullanım neticesinde yerinden çıkan contalar ve parçalar sinir bozucu hale gelmiş.. Eleştirim de var elbette Montag ile ilgili. Kahve poşetleri çok fena plastik/kimyasal bir kokuya sahip. Bunu patron Burak Bey'e de ilettim. Daha önce, yaklaşık 2 sene önce olması gerek, Probador'un da poşetlerinde aynı koku vardı. Sanırım onların eski üreticileri ile çalışıyorlar.