MuratAttila
Üye
- Konum
- Ankara, İstanbul, Berlin
- İsim
- Murat Attila
Sevgili dostlar merhaba,
Uzun süredir Probador’un paketleri üzerine niçin kavurma tarihi yerine degassing tarihini not düştüğünü tartışıyoruz. Bu sorunun yanıtını öğrenmek için Çağatay Gülabioğlu ile konuştum ve hepimizi aydınlatabilmesi için kendisinin bu konuya dair bakış açısını ve çıkış noktasını yansıtan yanıtını burada paylaşmak istedim.
Merhaba
Degassing tarihi basmamız kavurma tarihi basmak gibi bir referans aslında ve insanlar onun kodlarına alışmış olsaydı bu kez de neden kavurma tarihi basıyorsunuz diye sorabilirlerdi. Kavurma tarihi basmak eski bir alışkanlık ve fazla bir şey de anlatmıyor. Endüstriyel üretim anlayışının süpermarket rafları üzerinden getirdiği bi zorakiyet. Artık kavurma tarihi basıp üretim tarihinden itibaren 2 yıl diye ibare düşmüyoruz ne de olsa.
Doğrusu ben 2012 Kronotrop zamanından beri degassing tarihi basıyorum ve belli bir bilincin oluşmasına önayak olduğumu düşünüyorum. Bırakın 2012yi birkaç yıl öncesine kadar bile gündemde olmayan bir konuydu. Bugün de hala herkes kavurma tarihinin peşinde koşuyor büyük çoğunlukla ve degassing tarihi bir oyun ya da süsmüş gibi geliyor bu insanlara. Ama aslolanın kahvenin gerçekten içilebilir noktaya geçtiği tarihi bilmek gibi geliyor bize. Bunun sebebi ise Tazelik kavramının bir tabuya dönüştürülmesi ve sanki 1-2 günlük kahve çok da evlaymış gibi bir yanlış anlaşılmanın hakim olması. Yani aylarca raflarda beklemiş kahveler içerken bir anda 1-2 günlük kahve olmazsa içmem diyen bir snopluk hakim oldu. Ama bunun arkasında araştırmamak ve bilmemek yatıyor.
Özellikle ev kullancıları suyun değerlerini belirleyememeleri (çoğunca düşük çözücülükte su kullanıyorlar), değirmenlerinin kötü olması, espresso makinelerini ise kesinlikle yeterince basıncı üretememesi yüzünden defakto ekşi, tuzlu, çözünmemiş kahvelere mahkumlar. Buna bir de yeterince dinlenmemiş kahveyi demlemeye kalkışmaları ve bir de bizim gibi açık kavrulan ve çözünmesi ciddi fundamental isteyen kahveleri almaları eklenirse senaryo iyice karamsarlaşıyor.
Degassing tarihi burda bir kurtarıcı rolü üstelenebilir eğer bir kerteriz olarak alınırsa. Degassing in nimetleri üzerine zaten birşeyler yazıldığına eminim forumunuzda.
Kaldı ki biz gönderdiğimiz emaillerde, web sitemizde ve hemen her fırsatta zaten pazartesileri kavurduğumuzu yazıyoruz ama maalesef kimse okumuyor.
Sağlıcakla.
Uzun süredir Probador’un paketleri üzerine niçin kavurma tarihi yerine degassing tarihini not düştüğünü tartışıyoruz. Bu sorunun yanıtını öğrenmek için Çağatay Gülabioğlu ile konuştum ve hepimizi aydınlatabilmesi için kendisinin bu konuya dair bakış açısını ve çıkış noktasını yansıtan yanıtını burada paylaşmak istedim.
Merhaba
Degassing tarihi basmamız kavurma tarihi basmak gibi bir referans aslında ve insanlar onun kodlarına alışmış olsaydı bu kez de neden kavurma tarihi basıyorsunuz diye sorabilirlerdi. Kavurma tarihi basmak eski bir alışkanlık ve fazla bir şey de anlatmıyor. Endüstriyel üretim anlayışının süpermarket rafları üzerinden getirdiği bi zorakiyet. Artık kavurma tarihi basıp üretim tarihinden itibaren 2 yıl diye ibare düşmüyoruz ne de olsa.
Doğrusu ben 2012 Kronotrop zamanından beri degassing tarihi basıyorum ve belli bir bilincin oluşmasına önayak olduğumu düşünüyorum. Bırakın 2012yi birkaç yıl öncesine kadar bile gündemde olmayan bir konuydu. Bugün de hala herkes kavurma tarihinin peşinde koşuyor büyük çoğunlukla ve degassing tarihi bir oyun ya da süsmüş gibi geliyor bu insanlara. Ama aslolanın kahvenin gerçekten içilebilir noktaya geçtiği tarihi bilmek gibi geliyor bize. Bunun sebebi ise Tazelik kavramının bir tabuya dönüştürülmesi ve sanki 1-2 günlük kahve çok da evlaymış gibi bir yanlış anlaşılmanın hakim olması. Yani aylarca raflarda beklemiş kahveler içerken bir anda 1-2 günlük kahve olmazsa içmem diyen bir snopluk hakim oldu. Ama bunun arkasında araştırmamak ve bilmemek yatıyor.
Özellikle ev kullancıları suyun değerlerini belirleyememeleri (çoğunca düşük çözücülükte su kullanıyorlar), değirmenlerinin kötü olması, espresso makinelerini ise kesinlikle yeterince basıncı üretememesi yüzünden defakto ekşi, tuzlu, çözünmemiş kahvelere mahkumlar. Buna bir de yeterince dinlenmemiş kahveyi demlemeye kalkışmaları ve bir de bizim gibi açık kavrulan ve çözünmesi ciddi fundamental isteyen kahveleri almaları eklenirse senaryo iyice karamsarlaşıyor.
Degassing tarihi burda bir kurtarıcı rolü üstelenebilir eğer bir kerteriz olarak alınırsa. Degassing in nimetleri üzerine zaten birşeyler yazıldığına eminim forumunuzda.
Kaldı ki biz gönderdiğimiz emaillerde, web sitemizde ve hemen her fırsatta zaten pazartesileri kavurduğumuzu yazıyoruz ama maalesef kimse okumuyor.
Sağlıcakla.
Son düzenleme: