• Aralık Ayı Kahve Kulübü Toplu Alım Organizasyonu
    Sevgili Ziyaretçi Aralık ayı Kahve Kulübü ortak alım firması sizlerin oyları ile Coffee Nutz olarak seçildi. Bu konudan Aralık ayı toplu alımı ile ilgili gelişmeleri öğrenebilirsin. Kahve Kulübü toplu alımı ve kulüp ile ilgili gelişmelerden, özel indirimlerden, yayınlardan hızlı bir şekilde haberdar olmak için buradan Whatsapp Kanalına katılmayı, Instagram ve Twitter adreslerinden bizi takip etmeyi unutmayın.
  • Telefon numaranızı paylaşmadan Kahve Kulübü duyurularından, güncel indirim ve kampanyalardan haberdar olmak istiyorsanız Bu Linke tıklayarak Kahve Kulübü Whatsapp Kanalını takip edebilirsiniz.

Petrolden de degerli: Kahve

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan koroglu
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
İnternette bir yerde kahvenin Avrupa’ya geçişini gayrimüslüm tüccar ve oraya göç eden esnafların Avrupa’da yapması ile sanıyordum. Bu hikaye biraz farklı imiş bildiğimden.
 
Bazı konularda tezatlar var. Kaynaklarda yazan bilgiler Kaldinin kahve meyvesini direk yaşadığı bölgenin keşişlerine götürdüğü söyleniyor. Keşişler hikayeyi dinleyince ilk önce eziyorlar sonra ateşe atıyorlar ve ne şekilde tüketilebileceğini deniyorlar. En azından ben bu şekilde biliyorum. İkincisi de yine yazan kaynaklarda kahvenin avrupaya taşınmasının Osmanlı ile savaşan avrupa ülke devletlerinin ele geçirdiği ganimetler dolayısıyla olduğu daha sonra da Baba Budan gibi kişiler vasıtasıyla ilk önce Hindistan sonra da avrupaya yayıldığı söyleniyor.
 
Kahve beyinle içilir lafı çok hoş olmuş.

bence bi orası hoş olmuş zaten. severim Coşkun Aral'ı, ama çok konuda "ben biliyorum sadece, dinle de öğren" tarzıyla her şeye el atınca bazen oturmuyor, çünkü bu konunun da tek bir doğrusu yok, rivayeti bol... üstüne bi de çitanın ağzından kapmış.... French PressING... gibi detaylarla bende koptu video 🤷‍♂️
 
Osmanlı tarihi ve coğrafyamız kahvenin dünyada yayılışında önemli yere sahip. Maalesef çoğu kaynak bu gerçeği gizliyor. Coğrafyamızın içeceği çay değilde kahve olabilir mi? Daha çok kaynak lazım. Tarih bilimcilere sorulabilir.
Öyle Zaten :) Avrupanın Kahve ile tanışması 17. Yüzyıldaki Viyana Kuşatmasında Götürülen yeşil çekirdeklerle oluyor. Bu Hem yabancı hem Türk kaynaklarında bu şekilde. Çayın ülkemize girmesi çok yeni birşey Atatürk zamanında çayla tanışıyoruz. Zaten Çayıda doğru ve tam olarak işlediğimiz söylenemez. Çayın Ülkemizde yaygınlaşması olayıda Chernobil patlaması ile gerçekleşiyor radyasyonlu çayı dışarıya satamayınca Uzun bir süre o zamanki hükümet çayı ve fındığı iç piyasaya sürüyor ve bu şekilde Türk kahvesi tamamen arka planda kalıyor unutulmaya yüz tutuyor. Üstüne birde ondan sonraki dönemlerde Türkiye nescafe denilen şeyle tanışıyor ve o aradaki nesil Kahveyi hepten unutmuş oluyor.

Mesala Dedemin dedesi ve dedem sonra Ninem Çekirdek kahve kavurmayı biliyor öyle diyim :) . Ama Annem bilmiyor :)
 
Kahvenin ciddi bir tarihçesinin, en azından bizde, yapıldığını sanmıyorum, rivayet ve atış bol gibi görünüyor... Bence ciddi bir tarihçi el atmalı bu işe, hatta iyi bir master ya da doktora tezi bile çıkabilir bu konudan... Çay ise evet bizdeki tarihi 100 yıl bile değil, bildiğimiz tek çay var o da malum... Sevgili @AltayOzger kaç yaşlarındasın bilmiyorum ama çay Chernobil'den önce de oldukça yaygındı, en azından benim bilinçli olarak değerlendirebileceğim son 45 yıldır bu anlamda kahvenin her zaman önündeydi... Kahve ise benim 2 üst neslimce evde kavrularak demlemeden hemen önce öğütülen, daha çok günde bir defa keyf veya misafire ikram için bulundurulan ve içilen bir içecekti... Ama kavurum işi hiç bir zaman bilinçle yapılmıyordu, bir tarafları simsiyah ve homojen olmayan şekilde kavrulmuş çekirdeklerle yapılan kahvelerin tek iyi tarafı demlemeden hemen önce öğütülüyor olmalarıydı... ama sonuç bildiğiniz, yanık tatlara sahip, acı bir sıvıydı... kahve Avrupa'ya bizden gitti diyoruz ama bizim adımızı taşıyan bu demleme şeklini hiç geliştirememişiz... zaten bu anlamda degüstatif olarak geliştirebildiğimiz bir kültürümüz de pek yok ama neyse ki Anadolu etnik anlamda çok zengin, katman katman kadim kültürlerin birbirleriyle harmanlandığı ve süzüldüğü bir coğrafya, iyi bir mirasa konmuşuz da onunla durumu idare ediyoruz...
 
Kahvenin ciddi bir tarihçesinin, en azından bizde, yapıldığını sanmıyorum, rivayet ve atış bol gibi görünüyor... Bence ciddi bir tarihçi el atmalı bu işe, hatta iyi bir master ya da doktora tezi bile çıkabilir bu konudan... Çay ise evet bizdeki tarihi 100 yıl bile değil, bildiğimiz tek çay var o da malum... Sevgili @AltayOzger kaç yaşlarındasın bilmiyorum ama çay Chernobil'den önce de oldukça yaygındı, en azından benim bilinçli olarak değerlendirebileceğim son 45 yıldır bu anlamda kahvenin her zaman önündeydi... Kahve ise benim 2 üst neslimce evde kavrularak demlemeden hemen önce öğütülen, daha çok günde bir defa keyf veya misafire ikram için bulundurulan ve içilen bir içecekti... Ama kavurum işi hiç bir zaman bilinçle yapılmıyordu, bir tarafları simsiyah ve homojen olmayan şekilde kavrulmuş çekirdeklerle yapılan kahvelerin tek iyi tarafı demlemeden hemen önce öğütülüyor olmalarıydı... ama sonuç bildiğiniz, yanık tatlara sahip, acı bir sıvıydı... kahve Avrupa'ya bizden gitti diyoruz ama bizim adımızı taşıyan bu demleme şeklini hiç geliştirememişiz... zaten bu anlamda degüstatif olarak geliştirebildiğimiz bir kültürümüz de pek yok ama neyse ki Anadolu etnik anlamda çok zengin, katman katman kadim kültürlerin birbirleriyle harmanlandığı ve süzüldüğü bir coğrafya, iyi bir mirasa konmuşuz da onunla durumu idare ediyoruz...
Daha Genç bir bireyim :) Çay elbette Chernobilden öncede çok yaygındı ama tam anlamıyla tek tabanca olması araştırmalarımla Chernobile dayanıyor dahada yaygın bir hale gelmesi.

Kahve kavurma işine gelirsek aslında benim dedem ve dedemin dedesi kahveci olduğu için açık bir düzeyde kontrollü bir kavurma yaparmış. Kahvehanesinde Şuanki Koray beyin uyguladıgı yöntem gibi ılık bir su kullanarak demlermiş tabiki Türkiyede bunu bilenin 1000 de 1 oldugunu söyler.

Ama Dedemin Babası Kurtuluş Savaşı öncesi Çocukluğunda kahvenin aslında yaygın olduğunu . Savaş dönemi ve sonrasındaki 40-50 Yıllık bir kıtlıktan dolayı kültürün tamamen yok olduğunu söylemiş dedeme ben malesef kendisi ile tanışma fırsatı bulamadım. Dedemden aldığım bilgiler bu yönde.
 
Daha Genç bir bireyim :) Çay elbette Chernobilden öncede çok yaygındı ama tam anlamıyla tek tabanca olması araştırmalarımla Chernobile dayanıyor dahada yaygın bir hale gelmesi.

Kahve kavurma işine gelirsek aslında benim dedem ve dedemin dedesi kahveci olduğu için açık bir düzeyde kontrollü bir kavurma yaparmış. Kahvehanesinde Şuanki Koray beyin uyguladıgı yöntem gibi ılık bir su kullanarak demlermiş tabiki Türkiyede bunu bilenin 1000 de 1 oldugunu söyler.

Ama Dedemin Babası Kurtuluş Savaşı öncesi Çocukluğunda kahvenin aslında yaygın olduğunu . Savaş dönemi ve sonrasındaki 40-50 Yıllık bir kıtlıktan dolayı kültürün tamamen yok olduğunu söylemiş dedeme ben malesef kendisi ile tanışma fırsatı bulamadım. Dedemden aldığım bilgiler bu yönde.
Chernobil patlaması Nisan 1986'da oldu, ben üniversite öğrencisiydim Altaycım, çay tüketiminin ondan sonra artması gibi bir durum yok, olan şu, dışarıya satamadigimiz çay elimizde patladı ve ucuza iç piyasaya verildi... Ama daha önemlisi sadece çay değil, ithalatin serbestligiyle beraber her türlü üründe yerli, ithal cesitlenme başladı ve herseyin tüketimi arttı... mesela tozut kahvelerin de tüketimi o donemde artmaya ve yaygınlanmaya başladı... onceden de varlardi ancak tüketimleri ve bulunabilirlikleri yaygin değildi...
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
Chernobil patlaması Nisan 1986'da oldu, ben üniversite öğrencisiydim Altaycım, çay tüketiminin ondan sonra artması gibi bir durum yok, olan şu, dışarıya satamadigimiz çay elimizde patladı ve ucuza iç piyasaya verildi... Ama daha önemlisi sadece çay değil, ithalatin serbestligiyle beraber her türlü üründe yerli, ithal cesitlenme başladı ve herseyin tüketimi arttı... mesela tozut kahvelerin de tüketimi o donemde artmaya ve yaygınlanmaya başladı... onceden de varlardi ancak tüketicileri ve bulunabilirlikleri yaygin değildi...
Yok Tabikide Ondan Öncesindede çok yaygın ona birşey demiyorum zaten ama Chernobil olaylarınında etkisi mevcut Normalde Tüketim Hane başına Örnek veriyorum yıllık 10 Kg ken 18 e çıkmış gibi.
 
Chernobil patlaması Nisan 1986'da oldu, ben üniversite öğrencisiydim Altaycım, çay tüketiminin ondan sonra artması gibi bir durum yok, olan şu, dışarıya satamadigimiz çay elimizde patladı ve ucuza iç piyasaya verildi... Ama daha önemlisi sadece çay değil, ithalatin serbestligiyle beraber her türlü üründe yerli, ithal cesitlenme başladı ve herseyin tüketimi arttı... mesela tozut kahvelerin de tüketimi o donemde artmaya ve yaygınlanmaya başladı... onceden de varlardi ancak tüketimleri ve bulunabilirlikleri yaygin değildi...
O dönemin ticaret bakanının radyoaktif çay içmesi ve "Bakın içiyorum,ölmedim: )" demesi,radyoaktif serpinti nedeniyle satılamayan fındıkların ilk ve ortaokul öğrencilerine dağıtılması gerçekten yaşandı mı?
 
Avrupalılar bir şekilde kahveye ulaştıktan sonra bunları alıp farklı profilde neler yapılabileceği konusunda kafa yormuşlar, bizim gibi bir iki profile bağlı kalmamışlar. Benim en çok ilgimi bugün Wiki 'yi karıştırırken (https://en.wikipedia.org/wiki/History_of_coffee#cite_note-13 ) şu çekti:

Türkçeye şöyle çevirebiliriz aşağı yukarı :
"Nitekim, çeşitli efsaneler kahvenin kökenini, İslam'ın yasakladığı şarabın yerine baş melek Cebrail aracılığıyla insanlara getiren Muhammed'e atfetti."

O dönem bilindiği üzere şarap Kuran'da inen ayetlere göre bir kerede yasaklanmamıştı. Bunu için bir dizi ayet inmiş ve en sonunda tamamen haram ilan edilmişti.

Sonuç olarak tarihçesi açısından 9. YY 'da Etiyopya 'da değil de 6. YY 'da Arabistan'da keşfedildiği ve kullanıldığına dair bir inanışta varmış.

Konu çok derin arkadaşlar :)
 
O dönemin ticaret bakanının radyoaktif çay içmesi ve "Bakın içiyorum,ölmedim: )" demesi,radyoaktif serpinti nedeniyle satılamayan fındıkların ilk ve ortaokul öğrencilerine dağıtılması gerçekten yaşandı mı?
hepsi yaşandı, o fındıkları bize de dağıttılar :D
 
O dönemin ticaret bakanının radyoaktif çay içmesi ve "Bakın içiyorum,ölmedim: )" demesi,radyoaktif serpinti nedeniyle satılamayan fındıkların ilk ve ortaokul öğrencilerine dağıtılması gerçekten yaşandı mı?
Ben 1978 doğumluyum ve yerli malı haftasında okullarda Fiskobirliğin fındıklarını yediğimizi hatırlıyorum :)
 
O dönemin ticaret bakanının radyoaktif çay içmesi ve "Bakın içiyorum,ölmedim: )" demesi,radyoaktif serpinti nedeniyle satılamayan fındıkların ilk ve ortaokul öğrencilerine dağıtılması gerçekten yaşandı mı?
Maalesef hepsi yaşandı, ve o sene ihraç edemediğimiz ürünün tamamı ucuza iç piyasaya verildi... o nedenle o bir kaç yıl için çay tuketimi kisi başına neredeyse iki katına çıktı...
 
Geri
Üst