• Mayıs Ayı Kahve Kulübü Toplu Alım Organizasyonu
    Sevgili Ziyaretçi Mayıs ayı Kahve Kulübü ortak alım firması sizlerin oyları ile Meet Lab Coffee olarak seçildi. Bu konudan Şubat ayı toplu alımı ile ilgili gelişmeleri öğrenebilirsin. Kahve Kulübü toplu alımı ve kulüp ile ilgili gelişmelerden, özel indirimlerden, yayınlardan hızlı bir şekilde haberdar olmak için buradan Whatsapp Kanalına katılmayı, Instagram ve Twitter adreslerinden bizi takip etmeyi unutmayın.
  • Telefon numaranızı paylaşmadan Kahve Kulübü duyurularından, güncel indirim ve kampanyalardan haberdar olmak istiyorsanız Bu Linke tıklayarak Kahve Kulübü Whatsapp Kanalını takip edebilirsiniz.

Nitelikli Kahveye Başlama Serüveniniz

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan Lucilius
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Lucilius

Üye
Konum
İstanbul
İsim
Enes
Daha fazla  
İsim
Enes
Sevgili Kahve Kulübü üyeleri, herkese selamlar. Umarım hepiniz iyisinizdir. Bu konunun forumda olması gerektiğini düşündüm bakalım ne hikayeler çıkacak merak ediyorum, siz de ediyorsunuzdur.

Benim hikayem şöyle: Kahveyle ilk tanışmam yaşımın genç olmasından dolayı granül kahveydi. Çocukken özellikle bol şekerli nescafe gold içmeyi severdim. Lisedeyken dışarıda filtre kahve içme şansım oldu, hoşuma gitti. Dedim ki her seferinde kahveye bu kadar para mı vereceğim evde yapayım. İlk olarak 3 sene önce dandik bir french press ve Tchibo’dan çektirdiğim Guatemala kahvesiyle başladım bu kahve serüvenine. Daha sonradan nitelikli kahveyle ve sevenleriyle tanıştım. Bir sözen değirmen, sonrasında Bialetti Dripper, onu satıp bir V60 edinmemle gelişti olaylar. Gerçi ekipman olarak çok ileri gidemedim maddi sıkıntılardan ötürü, mütevazi bir espresso düzeni kurmak istesem de öğrenci bütçesi maalesef izin vermiyor. O nedenle şimdilik biraz daha geliştirdiğim ucuz ekipman setimle filtre macerasına devam ediyorum. Başlarda kahveye dair pek bir şey bilmiyordum. Araştırmayı ve öğrenmeyi seven biri olduğum için araştırdıkça bambaşka şeyler öğrendim. YouTube kanalları, forumlar derken “malum” siteye de üye olmuştum. Suat hocamın açtığı toplu alım konusunu görür görmez kendisine özel mesajla telefon numaramı atmıştım. Bir avuç insanla başladığımız Kahve Kulübü macerası siz değerli insanlar sayesinde buraya kadar geldi. (Yönetici Suat Bey, editörlerimiz ve ayrıca yeri bende ayrı olan sevgili Teoman’a buradan teşekkürler)

Neyse, benim hikayem özetle böyle. Şimdi sıra sizin hikayelerinizde, merakla bekliyorum.
 
Sene 2016, hiç unutmam. Termodinamik bütünlemesine geç kalmışım. Merdivenleri üçer üçer çıkarak yetişmeye çalıştığım esnada bir kıza çarpmamla kızın elinde ne var ne yok yere düşüyor. Kız "Keşke seramik yerine plastik dripper alsaymışım" diye pişmanlıkla karışık bir üzüntüyle söylenirken gözlerim yere saçılmış eşyaların arasında parlayan pembe pakete takılıyor: "Gardelli - Panama Geisha"


Şaka arkadaşlar. Gerçek tanışma hikâyem çok ilgi çekici gelmedi.
 
Son düzenleme:
Merhabalar öncelikle. Nitelikli sayılabilecek kahve hobisine daha yakın zamanda başlamış biri olarak ben de ilk başta nescafe gold ile başlamıştım. Sonra yurtdışından sık sık gelen akrabamızın bize bir filtre kahve makinesi bırakmasıyla merakım arttı. Tchibo nun ve jacobs uygun fiyatlı kahveleriyle bir süre kahve içtim. Sonradan dışarıda filtre kahve, espresso ve americano deneyerek kahve içmek artık daha keyifli gelmeye başladı :) yakın zamanda da forumu keşfetmemle bütçemin elverdiğince ekipman alıp kahve demlemeye çalışıyorum 😄 umuyorum daha lezzetli kahveler demlemeyi bir an önce öğrenirim.
 
İlk filtre kahve içişlerim arkadaşlarımın evlerinde, arkadaşlarla starbucks, soulmate gibi 2. nesil kahvecilerde oldu. Bir arkadaşım bana kahveden konuşurken laf arası Baristocrat'tan bahsetmişti. Bir gün sevgi yolunda giderken şans eseri dükkanı gördüm ve deneyeyim bari dedim. Filtre kahve içmek istiyorum dedim ve barista bana hangi çekirdeği istersiniz diye sorunca afalladım. Çekirdek? İçtiğim kahve ise kahve değildi, yani bu kahveyse ben bu zamana kadar kahve diye ne içmiştim? Sonrasında oraya sayısız defa gittim yolum çok ters olmasına rağmen. En sonunda dedim ki bu böyle olmayacak, ben ufaktan evde kendi kahvemi yapayım.

İnternetten Tchibo professional filtre kahve siparişi verdim ve gördüğüm en ucuz french pressi aldım. O an Amerika'yı yeniden keşfetmiş gibiydim :d Sonrasında nasıl daha iyi olur diye Youtube'da takılırken v60'a denk geldim. Metot beni büyülemişti, Baristocrat'da da aynı ekipman olduğunu fark edince hemen sipariş verdim. Tabii ne değirmenden, ne filtreden, ne de diğer ekipman ve parametrelerden haberim vardı. Sonrasında Baristocrat'tan öğütülmüş kahve ala ala epey ilerledim. Bir dönem bırakmıştım çünkü hem kahveler çok pahalı geliyordu hem de öğütücü alamıyordum. İyi bir şey alayım diyordum, 'Comandante' dediler. Neymiş bu diye bakınca 1700 TL fiyat görünce, neyy? demiştim. Ve kafamda öyle bir kurmuştum ki, el değirmeni bile 1700 TL, tam bir amelelik ben elektrikli almaya kalksam kimbilir ne paralar verecem diye bırakmıştım.

Aradan uzun zaman geçti. Pandemi başlayınca ve evde çok kalınca bir filtre kahve makinesi aldım, sonra onu değiştirip öğütücülü bir modele geçtim sonra da kahvelerin tatları benzer olunca ben en iyisi şu işe baştan güzelce gireyim diye düşündüm. Kahverengi siteyi biliyordum zaten, üye olup bakınmaya başladım ancak gördüm ki çok sessiz, bende Ekşi'de yorumlar okurken bu kulübü gördüm. Girip baktığımda çok canlı ve ortam güzel geldi, diğer sitede ki üyeliği banlatıp buraya geldim.

Birkaç gün önce de Eureka Mignon Perfetto ve ısı ayarlı gooseneck kettle edindim. Şu an için mutluyum, aylık alım gibi güzel etkinlikler oluyor. Hem evde zaman öldürmek hem de keyif almak için güzel bir uğraş edindim.

Benim hikayem de bu.
 
Benimki biraz mecburi olmuştu. Normalde her ay 1 kg öğütülmüş olarak alıyordum uygun sayılacak bir firmadan. Hepsiburada'da merak ettiğim bi kahveleri indirime girdi diye heyecanla satın almıştım. Ürün geldikten sonra fark ettim yanlışlıkla çekirdek sipariş etmişim :). Eminönü'ndeki bütün kahvecileri gezdim öğütür müsünüz diye, Tchibo'ya da sordum doğal olarak öğütmediler. Sürekli öğütücü al diyen bir arkadaşım vardı o dönem. O da şehir dışında diye öğütemedim kahveyi ve dedim ki artık zamanı geldi 😂. Malum forumda ve youtube videolarında epey araştırıp Arzum'un değirmenini almıştım. Çok kötü değildi ama benim ürün sorunluydu, 1 kg öğüttüğüm halde amazon iadeyi kabul etmişti. Sonra bu forumu buldum ve Molent aldım. Aralık ayından beri de bu şekilde devam ediyoruz.


Bunu öğüterek içmek nitelikli sayılırsa ex'im sayesinde 1.5 yıl önce diyip hikayeyi bitirebilirim :D
 
Son düzenleme:
Garip garip french press ararken malum siteyi buldum. Bir sürü başlık bir sürü ekipman dedim noluyor. Dolandım biraz yok şöyle çilek yok şöyle armut yok daha neler dedim kendi kendime. Neyse dur bakam az daha dolandım sonra oradaki birilerinden ben de ilk defa çekirdek kahve aldım. Tabi ki sözennn de... Sonra ben elek altı kahve sözen değirmenle kendimi tetsu kasuya metodunu yapmaya çalışırken buldum. Tabi olmuyor bir sürü insana da içirdim bu kahveyi öve öve. Tabi ki rezillik millet sonra kahveyi yarım bırakıyor çok geldi falan diye... Şimdi anlıyorum ki ekşi kahve içiriyormuşum millete. Sonra commandante dönüm noktası oldu bi de kronotroptan ruanda mahembe alınca dedim oluyor bu iş. Şimdi hepsi abi azıcık daha koysana kahveden diye elime bakıyorlar...
 
Spor öncesi memedefendi Türk kahvesi
Spor öncesi öğütülmüş tchibo kahvesiyle french press
Spor öncesi tchibo kahvesini sözen'de öğütüp mokapotta demleme
Kahvefabrikası'ndan Aeropress, Kenya Barichu Gaturiri ve Etiyopya Kochere ( bunlar acayip kahvelerdi bu arada, ya ilk nitelikli olduklarından ya da çok iyi kavrulduklarından hala tadı damağımda...)

Sonrası ekipman, bütçede kara delik... :)
 
2019 Temmuz falandı sanırsam italyadan bi tanıdık hediye olarak pedrini moka pot getirmişti. İlk başlarda paketli öğütülmüş bayat lavazza crema e gusto içiyordum , sonrasında @gergingörünüşlüadam vesilesiyle muhabbet grubuna girdim. Üyelerden birisi (Aybars Taşkıran gibi bir adı vardı yanlış hatırlamıyorsam) kullanmadığı sözeni gönderdi ve kronotrop inga aponte ile giriş yaptık mecraya. Forumun ortamı ve gece boyu süren epik tartışmalar beni iyice içine çekti günümüze kadar geldik : )
 
sırası ile
- tchibo cafissimo ile kapsül filtre ( eh işte aynı tat her daim, çeşit az)
- nespresso kapsül kahve ( çeşit çok lakin benzer ha birde lungo bile 110 ml ve 70 derece)
- sonra sadece daha sıcak nasıl içilir hemde bir kaç çeşit farklı ne içilir derken önce molent sonra c40-timemore tartı- timemore sürahi - v60 plastik- cafec filtre , çift cidarlı bardak...

ama asıl haber değeri olan bu kahvelerin ahu dudlu, limeli, yeşil elmalı, kavun lu vs vs vs olanı makbülmüş onu anladık :)
 
Son düzenleme:
Ben barista olarak çalışmaya başladığım Cafe Nero'da öğrendim ilk kahveleri 2015 yılıydı.
Onun öncesinde pek kahve içen biri de değildim, varsa otomat yoksa nescafe.

Sonrasında tesadüf probador colectiva'nın nitelikli kahve şehir rehberi vardı bilenler bilir, probador'dan şu an haz etmesem de hakkını vermek lazım o dönem deniz feneri gibi bişeydi kahve meraklıları için,o geçti elime ve gidip o dükkanları sırayla ziyaret etmeye başladım,hem onları ziyaret ettim hem de kahvelerini alıp satın aldığım aeropress ile demlemeye başladım.

Ve o şehir rehberinde benim için en gözde olan kahvecilerden birinde işe başladım. Bu bana sevdiğim işi yaparken sayısız harika kahve tatma fırsatı da verdi. Hem sosyal anlamda kendimi geliştirdim hem de deneyim olarak büyük kazanımlarım oldu.

O günlerden bugünlere de kahve demlemek, paylaşmak, öğrenmekten bir defa olsun sıkılmadım.
 
Ben viskiden geldim nitelikli kahveye :)

Şöyle ki, alkolü seven biri olarak viskiyi hiç sevemedim (alkolik değilim kokteyl falan hazırlayıp damak tadıma göre tüketirim). Bu durum 20li yaşların neredeyse tamamında viskiye karşı önyargı ile geçti. Ta ki kaliteli bir viskiye tesadüfen denk gelene kadar. Orada yaşadığım aydınlanma ile daha önce içip beğenmediklerim ile içtiğim beğendiğim arasındaki farkları araştırdım. Farkına vardım ki ben piyasada çok tüketilen herkesin adını bi çırpıda sayabileceği viski türünü sevmemişim. Mesela istisnaları olmakla birlikte genel olarak Amerikan viskileri benim damak tadıma uymamış.

Buradan yola çıkarak tükettiğim farklı içeceklerde de bu durumun olabileceğini düşündüm. Baktım en çok ne tüketiyorum? Kahve. Sıkça içtiğim kahvede de böyle bir tat farkına ulaşabilir miyim arayışıyla giriştim. Jacobs granül içen bunu kaliteli sanan bir algım vardı çünkü çevremde farklı demleme yöntemiyle içen bir insan evladı yok. Kahveyi koy, suyu dök. Oldu mu sana kahve ? öyle sanıyordum. Bunun bi tık üstü olarak dışarıda sürekli Starbucks'ta buluşurduk. Sade filtre kahve alırdım sürekli ve damağım artık ona alışmıştı. İşin acı tarafı kahve değil onu kaliteli bir kahve sanıyordum ama bir gariplik var gibi de hissediyordum. Böyle böyle araştıra araştıra nitelikli kahveyi keşfettim. Hala deniyorum hangisi bana uyar diye :)
 
Sağlık sebebiyle okulu bıraktığım dönemde, evde beni ayık tutması için arkadaşlarımın Mokapot'u ve French Press'i tanıtmasıyla başladım 2013 de kahve içmeye. Ancak ticari kahveler çok acı geldiğinden daha açık kavrulmuş birşeyler ararken önce ticari markaların açık kavrulmuş kahvelerini (ne kadar açıksa artık:)) sonra nitelikli kahveyi keşfettim. Arkadaş hediyesi bir v60 ve bir kafeden kulbu kırık diye aldığım bedava bir karaf ile 2014 civarı sanırım nitelikli kahveyle tanıştım. Evet o dönem tartım dahi yoktu. 🙂 Sonradan ucuz mutfak tartısı alabilmiştim. O dönem hayatımda yapabildiğim ve aromasıyla lezzetiyle beni cezbeden tek şey olmasıyla kutsalım olmuştu kahve. Sonrasında zaten kendi alanımda değil, kahve alanında kariyer yapma yoluna koyuldum. 🙂😇
 
Acı çekmem lazımdı. Belimin kırılması, bileğimin bükülmesi, cebimin delinmesi lazımdı. Paramı bir yerlere akıtmam lazımdı. Genç yaşta hayatın zillesini yemem, yükünü omuzlarıma almam lazımdı.

Onur Abi sağ olsun, kanalı sayesinde kahveyi tanıdım. İnsanlar kahveyle mutualist bir ilişki yaşıyor, benim kahveyle ilişkim parazitist.

En azından bir sürü güzel insan tanıdım. Devrelerimin hepsi köşeyi döndü, ben hala "tatlılııık, tatlılııığğk" diye dolaşıyorum.
 
6 Şubat 2016
Ankara Kahve Kulübü'nün Facebook sayfası bir şekilde feed'ime düşmüştü. Kahve de severim ama hiç de bilgim yoktu. Nescafé'ye soda falan koyardım denemek için. Acılığını kırmaya çalışıyordum. Bir baktım @faithincoffee workshop düzenliyor. Öyle şanslıydık ki Five Elephant'tan, Stumptown'dan, başka bir hatırlamadığım yabancı kavurucudan ve Probador Collectiva'dan kendisi kahe demlemişti bize. Bir de hazırladığı slaytlarla birlikte verdiği bilgiler vardı ki aman aman. Ben başlangıç seviyesindeki workshop'taydım. Bir de ileri seviye olan vardı.

Arkasından The Coffee Grinder Ankara ile ilerlettim. Zafer Bey sağ olsun hiçbir bilgisini esirgemedi pek çok da imkan verdi. 4 Sene kadar müdavimiydim ki malum sebepler araya girdi. Şimdi ev demleyicisiyim.
A-DXm4qsapHtCh6TdqDAOaOZLVFHANpMr0gFUcX2warsVq0wLXPXDzXIl1oKVlycd6fOQgLASJKf9d4noVU2NY5jVHmkm8ko5Xafp1jvA0jqi8cWbilo0dHiRtlKesXOKuwJIICJJh_uTWqZV7p21nsFEom-cZe7vNY8tpwPAGEheQ1STaR75RE5UMv_7ouKt_Xj5on9MaMBYT95zTtfMhzVUQnfwhkZVhh7PCrxL49cWevPxzU8XxNLmvum0SQDqUsfRBtPoUM1Xxo5PSAcPC-iO6z8aiiVbYa2SDh5Q-ehrEofR0yFKqavmiY-4FsPsHz7y1Xq1D9JO15xovQEAJLZglRGPaf2roqSDf6o6PI-8tlUdqLBkZgyJz-xAkizYaI1a5dlwAPoxA4oBYYiHxRkR_w3xDmcJKO-wBHDDC96alcQsJV11xUH-Ez7bh8HaV3iFplvL-scDJLlmN_DAaLj6ju3MWZ1szrWK2RfzjjVNohAiHAXOUWYtrPvloGWYiwZZyPyIl0zft3Gg1yb5yEBSCVVcVXOZ2WS2ofkIzfgs3BMFwGJtgcZQdpRTIfn-4TlAkfqN0zRoGOAgOATsf2XjLnrwmmMdrinb2gitw27p7JhlPOTUL49no84FKoNTuKhFMPTuFpOiiIMRSoiTNVgUOzzo-tf_5yq7DjlcsVjWIM8lfgZgad9R3D46kK2-jbEoEPz0VcpqAX_uoXCbU9H=w1560-h879-no
 
Kahveyi öğütüp demlemek lazım cümlesini bir yerden duymuşum ama nerden bilmiyorum.Gidip şu değirmeni alıyorum ve macera başlıyor 1622628005787.jpeg

Ciddi ciddi bunla öğütüp yapmaya çalışıyordum ama doğru düzgün de öğütemiyordu.Dedim bu yanlışlıkta bir iş var ve araştırmaya girişince önceki forumla tanıştım sonra aman tanrım didim.
 
Acı çekmem lazımdı. Belimin kırılması, bileğimin bükülmesi, cebimin delinmesi lazımdı. Paramı bir yerlere akıtmam lazımdı. Genç yaşta hayatın zillesini yemem, yükünü omuzlarıma almam lazımdı.

Onur Abi sağ olsun, kanalı sayesinde kahveyi tanıdım. İnsanlar kahveyle mutualist bir ilişki yaşıyor, benim kahveyle ilişkim parazitist.

En azından bir sürü güzel insan tanıdım. Devrelerimin hepsi köşeyi döndü, ben hala "tatlılııık, tatlılııığğk" diye dolaşıyorum.
Olmadımı immersion ile de?
 
Olmadımı immersion ile de?
Hayır, olmadı. Daha demin Etiyopya Gerba ile deneme yaptım. Çekirdek hali de, öğütülmüş hali de, ıslak hali de gayet aromatik ve güzel kokuyordu. Ufak bir değişiklik yapıp 20/300 uyguladım. Timemore 18 klik. İlk önce 70 ml suyu ekledim, üstüne kahveyi döktüm ve güzelce karıştırdım. 40. saniyede dökmeye başladım, 1.15 gibi bitirdim. 1.50 gibi karıştırdım, 2.30 gibi de switchi açtım. Demleme 4.30'da bitti. Üst tarafta çamurumsu tabaka vardı, sanki değirmen çok toz üretiyor gibi. Sürtünme sesi de 6 klik altında geliyor gerçi. Her zaman olduğu gibi, o güzel kokuyu tutup bardağa hapsedemedim. Ekşilik yok gibiydi, acılık da azdı. Kahve diğer denemelere göre biraz daha yoğun gibiydi. Ama keyifsiz bir fincandı.

Bardağımda ne var?' ın öğütüm ve oran testlerini uygulayacağım müsait bir zamanda.
 
Geri
Üst