Birçok arkadaşın yazdığı gibi meselenin zaman/maliyet/fayda üçgeniyle ilgili olacağını düşünüyorum. Zira yeni başlamama rağmen sıkılma değil ama sonucuna bakıp “değer mi?” diye sorduğum anlar oluyor. Buna şöyle cevaplar üretiyorum:
1- Kahve içerken keyif alıyor musun? El-cevap: Evet
2- üçüncü nesil kahve kültürüyle meşgul olmak, genel kültürünü geliştirmek hoşuna gidiyor mu? El-cevap: Evet
3- Kahveye ayırdığın vakit ölü vaktin mi? Kimi zaman nitelikli zamanım da gidiyor. Yeni başladığımdan olsa gerek...
4- Uzun yıllar kahveyle hemhal olurum diyor musun? Tam kestirmemekle birlikte ‘evet’.
5- Lezzeti ve kültürü haricinde katkı sağlıyor mu?: Evet, zira benim tanımadığım bir çevreyle beni tanıştırdı, ufkumu genişletti, boş vakitlerim için nitelikli bir uğraş oldu.
6- Cebini, bütçeni çok yoruyor mu?: Buna kısa, orta ve uzun vadeli cevap vermek lazım. Kısa vade: temel ekipmanları asgari düzeyde edinmek için bütçeye yük oluşturuyor;
Orta vade: Temel ekipmanlar temin edilince bütçeye maliyet kahvenin kendisi olabilir. Bu da aylık 200-400₺ atasıdır. Ortalama gelire sahip biri için büyük bir yük değil.
Uzun vade: Eğer ilgimi daha da ilerleteyim, ekipmanları iyileştireyim, kaliteli espresso makinesine sahip olayım denilirse yine maliyet oluşur. Ya buna gerek duyulmaz ve elindekiyle yetinilebilir ya da maliyet 3+ yıla yayılıp bu sıkıntı hafifletilebilir.
Yani, aslında kahveden sıkılmak, bıkmak üstte yazdıklarımla ve daha aklıma gelmeyenlerle ilgili diye düşünüyorum.
Kabul etmek lazım ki, nitelikli kahve uğraşı/emek, okuyup izlemek, araştırmak ve biraz da bütçeye ihtiyaç duyuyor.
Buna katlanılır ve hayatın sıradan bir parçası haline gelirse sıkılmak da ortadan kalkar, aynı yemek yeme gibi günlük hayattaki yerini alır