kahuna
Üye
- İsim
- Mehmet
Daha fazla
- İsim
- Mehmet
- Değirmen
- Comandante C40, Timemore C2
- Ekipmanlar
- Origami, Crystal eye, V60, Aeropress, Delterpress, Peak water
- Kahve Arkadaşlığı İstiyor musunuz?
- Evet
Coşkun Aral’ın kahve tarihinden bahsettiği videosunda söylediği bu söz, uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir konuda beni yazmaya sevketti. Kahve beyinle mi içilir? Sabah al-götür kahvesini içen bir kişi beyniyle mi içiyor?
Bu konuda müzik dinlemeyi sınıflandıran yaklaşım aklıma geldi ve kahve ile benzer bağlantıları kurulabileceğimizi düşünüyorum. Neydi bu müzik dinleme sınıflandırmaları diye bakacak olursak;
1- Duyusal dinleme (sensory listening),
2- Duygusal dinleme (expressive listening),
3- Düşünsel dinleme (head listening).
Bu sınıflandırmaları açıklayacak olursak; duyusal dinleme, yalnızca kulaklar tarafından işitilen dinleme şekli şekli. Bir mekana gittiğinizde “arkada bir şeyler çalıyor işte” şeklinde açıklayabileceğimiz dinleme. Çoğu zaman kulak verilmediğinde hangi şarkıların çaldığının farkına varılmamakta.
Duygusal dinleme, şarkının sözlerine dikkat ederek söz yazarı burada hangi aşk acısını yaşamış, terk edildiğinde hangi duyguları hissetmiş, nasıl bir özlem içinde, gibi aktarılan duygusal yönün farkına varılmakta.
Düşünsel dinleme, artık şarkının içine girip hatta neredeyse müzisyenlerden biriymişçesine müziğe dahil olup, hangi akor çalmakta, vibratoyu hangi notalarda yaptı, sol el hangi motifte gibi tamamıyla müziğe dahil olma durumu.
Şimdi bu, açıklamaları kahveye uyarlayacak olursak şu şekilde bir isimlendirme yapılabilir; midesel içiş, dilsel içiş ve beyinsel içiş.
Midesel içiş; "boğazımdan sıcak bir şeyler geçiyor işte" diye tanımlayabileceğim sınıf. Bence granül kahve içicierinin büyük bir bölümünü oluşturuyor.
Dilsel içiş; yoğun, sert, ekşi gibi yorumlarda bulunan içicilerin içinde bulundukları grup. Bu grubu oluşturan kesimin ise çoğunluğunun kahve zincirlerinin ürünlerini tüketen kişilerin oluşturduğunu düşünüyorum.
Son olarak beyinsel içiş; Coşkun Aral'ın da sözünü ettiği kesim: Kahveyi beyinle içenler. Bu grubu çoğunlukla nitelikli kahve tüketenler oluşturmakta. Aldığı aromaları, asiditeyi yorumlamaya çalışan, demleme yönteminde takip ettiği aşamaları ve parametreleri düşünerek bir sonraki fincanda istediği değişiklikler için neler yapabileceğini düşünen kitle.
Bu sınıflandırmalar arasında geçişler elbette mümkün, pour over yöntemle demlenmiş kahve midesel içilebileceği gibi bir granül kahve de beyinsel içilebilir.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, Coşkun Aral'ın sözünü nasıl yorumlamalıyız?
Bu konuda müzik dinlemeyi sınıflandıran yaklaşım aklıma geldi ve kahve ile benzer bağlantıları kurulabileceğimizi düşünüyorum. Neydi bu müzik dinleme sınıflandırmaları diye bakacak olursak;
1- Duyusal dinleme (sensory listening),
2- Duygusal dinleme (expressive listening),
3- Düşünsel dinleme (head listening).
Bu sınıflandırmaları açıklayacak olursak; duyusal dinleme, yalnızca kulaklar tarafından işitilen dinleme şekli şekli. Bir mekana gittiğinizde “arkada bir şeyler çalıyor işte” şeklinde açıklayabileceğimiz dinleme. Çoğu zaman kulak verilmediğinde hangi şarkıların çaldığının farkına varılmamakta.
Duygusal dinleme, şarkının sözlerine dikkat ederek söz yazarı burada hangi aşk acısını yaşamış, terk edildiğinde hangi duyguları hissetmiş, nasıl bir özlem içinde, gibi aktarılan duygusal yönün farkına varılmakta.
Düşünsel dinleme, artık şarkının içine girip hatta neredeyse müzisyenlerden biriymişçesine müziğe dahil olup, hangi akor çalmakta, vibratoyu hangi notalarda yaptı, sol el hangi motifte gibi tamamıyla müziğe dahil olma durumu.
Şimdi bu, açıklamaları kahveye uyarlayacak olursak şu şekilde bir isimlendirme yapılabilir; midesel içiş, dilsel içiş ve beyinsel içiş.
Midesel içiş; "boğazımdan sıcak bir şeyler geçiyor işte" diye tanımlayabileceğim sınıf. Bence granül kahve içicierinin büyük bir bölümünü oluşturuyor.
Dilsel içiş; yoğun, sert, ekşi gibi yorumlarda bulunan içicilerin içinde bulundukları grup. Bu grubu oluşturan kesimin ise çoğunluğunun kahve zincirlerinin ürünlerini tüketen kişilerin oluşturduğunu düşünüyorum.
Son olarak beyinsel içiş; Coşkun Aral'ın da sözünü ettiği kesim: Kahveyi beyinle içenler. Bu grubu çoğunlukla nitelikli kahve tüketenler oluşturmakta. Aldığı aromaları, asiditeyi yorumlamaya çalışan, demleme yönteminde takip ettiği aşamaları ve parametreleri düşünerek bir sonraki fincanda istediği değişiklikler için neler yapabileceğini düşünen kitle.
Bu sınıflandırmalar arasında geçişler elbette mümkün, pour over yöntemle demlenmiş kahve midesel içilebileceği gibi bir granül kahve de beyinsel içilebilir.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, Coşkun Aral'ın sözünü nasıl yorumlamalıyız?