• Mart Ayı Kahve Kulübü Toplu Alım Organizasyonu
    Sevgili Ziyaretçi Mart ayı Kahve Kulübü ortak alım firması sizlerin oyları ile Niji Coffee olarak seçildi. Bu konudan Mart ayı toplu alımı ile ilgili gelişmeleri öğrenebilirsin. Kahve Kulübü toplu alımı ve kulüp ile ilgili gelişmelerden, özel indirimlerden, yayınlardan hızlı bir şekilde haberdar olmak için buradan Whatsapp Kanalına katılmayı, Instagram ve Twitter adreslerinden bizi takip etmeyi unutmayın.
  • Telefon numaranızı paylaşmadan Kahve Kulübü duyurularından, güncel indirim ve kampanyalardan haberdar olmak istiyorsanız Bu Linke tıklayarak Kahve Kulübü Whatsapp Kanalını takip edebilirsiniz.

Günün Şiiri

Muad'dib

Üye
İsim
Ekin Ç.
Tüm forum üyelerinin Dünya Akıl Sağlığı gününü kutlar, günün anlam ve önemine binaen na şu şiiri de şuraya bırakırım :)

Not Waving but Drowning

Nobody heard him, the dead man,
But still he lay moaning:
I was much further out than you thought
And not waving but drowning.

Poor chap, he always loved larking
And now he’s dead
It must have been too cold for him his heart gave way,
They said.

Oh, no no no, it was too cold always
(still the dead one lay moaning)
I was much too far out all my life
And not waving but drowning.

---Stevie Smith---

Şiirin Cevat Çapan'a ait çevirisi ;

El sallamıyordum, boğuluyordum

Kimse duymadı onu, ölen adamı,
Gene de inliyordu o yattığı yerde:
Sandığınızdan çok daha uzaktaydım ben,
Hem de el sallamıyordum, boğuluyordum.

Zavallı, her zaman hoşlanırdı şakadan
Şimdiyse öldü gitti
Herhalde su çok soğuktu, kalbi dayanamadı,
Dediler.

Yoo yoo, su her zaman soğuktu
(ölen adam gene de inledi durdu)
Bütün hayatım boyunca çok uzaktaydım ben,
Hem de el sallamıyordum, boğuluyordum.
 
"İYİ ADAM"A BİR İKİ SORU


Anladık iyisin,
ama neden iyi?
Seni kimse satın alamaz,
eve düşen yıldırım
satın alınır mı ki?
Anladık dediğin dedik,
ama dediğin ne?
Doğrusun, söylersin içindekini,
ama içindeki ne?


Esirgemezsin gözünü budaktan,
ama kime karşı?
Dolusun bilgelikle.
ama yararı kime?
Gözetmezsin kendi çıkarını.
gözettiğin kiminki?
Dostluğuna diyecek yok.
ama dostların iyi mi?


Şimdi bizi iyi dinle:
Düşmanımızsın sen bizim.
Dikeceğiz seni bir duvarın dibine.
Ama madem bir sürü iyi yönün var.
dikeceğiz dibine iyi bir duvarın.
iyi tüfeklerden çıkan iyi kurşunlarla vuracağız seni,
sonra gömeceğiz iyi bir kürekle iyi bir toprağa.



Bertolt Brecht
( 1898 - 1956 )
 

Milyon Kere Petra​

Ben bir Petra'dır tutturmuşum oh ne iyi
Petra'lı kahveler içip sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Hunkute öğütüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum
Şiirler yazıyorum Petra üstüne
Saatim her zaman Petra'ya beş var
Ya da Petra'yı beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Petra geçiyor

Bana sorarsanız mevsimlerden Petradayız
Günlerden Petratesidir
Odur gün gün beni yaşatan
Onun kokusu sarmıştır sokakları
Onun gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onun dudakları

Başka kahveciyi övmeyin yanımda gücenirim
Petra'yı övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir kadeh de sizinle içeriz Petra'lı
İki laf ederiz
Onu siz de seversiniz benim gibi
Ama yağma yok Petra'yı size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben Petra'yı düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi
Ölüm bile kötü değil
Petrasızlık kadar

Ona uğramayan gemiler batsın
Ondan geçmeyen trenler devrilsin
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
İki kere iki dört elde var Petra
Bundan böyle dünyada
Aşkın adı Petra olsun



Ümit Yaşar Oğuzcan


Dipnot: Babil mitolojisinde Petra'nın diğer adı Ayten olduğundan dolayı bu şiirin diğer versiyonunda şiirin öznesi Ayten'dir.
 
Ağlamadan
dillerim dolaşmadan
yumruğum çözülmeden gecenin karşısında
şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı
üzerime yüreğimden başka muska takmadan
konuşmak istiyorum.
Şehre neden
esmer ve dölek yüzümle döndüm dağlardan
kar vakti tarlaları kımıldatan soluğum
niyedir sarmalasın vites dişlilerini
defneler, nakışlar yok
alnımda neden.
Ağlamadan
etimin iğneli beşiklerde bıraktığı izlere aldırmadan
o mavi korularda ve dibektaşlarında
bırakıp sözlerimin kalıntılarını
açıkça konuşmak istiyorum.
Besbelli ki leşler koruyor şehrin bedenlerini
göğsünün kafesinde yalnızca pasak
biliyorsun
korkutulmuş bir kızın
yüreğinden fışkıran beyaz güvercinleri
sabahın köründe kalkan tirenlerdeki nefret
hergün aynı kalafat yerine çekilmenin nefreti
bunları
bütün bunları biliyorsun
dağlardan dönüyorsun o sağır yamaçlardan
çevik bacaklarını getiriyorsun, ne çiçek ne de ninni
boz şayaktan poturun dağlarda ne güzeldi
şehre varınca artık meşinler giymelisin
daha esmer
daha kankusturucu
sen o baygın sevgilerin adamı değilsin.
sana yaşamak düşer çarkların gövdesinde
bin demir kapıyla hesaplaşmaktan omzun çürümelidir
bin çeşit güneşle ovulmalıdır gaddar ellerin
yürü yangınların üstüne, kendi alevini de getir
çarpıntısız dakikası olur mu devrimcinin
ki
ölüm
her yerde uyanıktır
alestadır korkunun yardakçıları
tez kızaran güllerden kendini sakın
sevgiler ürkütsün seni, aşk ayrı-
Aşktır diye geri geldin o çekiç seslerine
bıraktın vazgeçilmez ırmakları
gönlüne kar yağdırıyorsa çocuk sesleri yetsin
dikkat et hiçbir şey ıslatmasın namluları.

Ben de İsmet Özel'den bir tane bırakayım ;
 
Bugün Ninety Plus'ın Derar Ela çekirdeklerini deniyorum, Kahve Kulübü toplu alımı sağolsun. Kahve, aklıma bir şiiri getirdi. Paylaşayım dedim.


This Is Just To Say - William Carlos Williams

I have eaten
the plums
that were in
the icebox

and which
you were probably
saving
for breakfast

Forgive me
they were delicious
so sweet
and so cold



--------------



Yalnızca Diyecektim Ki - William Carlos Williams


Buzdolabında
duran
erikleri
yedim

belki sen
kahvaltı için
saklıyordun
onları

Kusura bakma
Öyle nefis
öyle tatlı
öyle soğuktular ki
 
Geri
Üst