Ağır bir şekilde modlanan Beko 2170 kullanıyorum, şu ana kadar öğrendiklerimi aktarabilecek düzeydeyim sadece. Katiyyen doğru olduklarını iddia etmiyorum, çoğu okuduğum ve bizzat deneyimlediğim şeyler.
Ekli dosyayı görüntüle 3712Ekli dosyayı görüntüle 3713
Espresso nedir? Espresso’nun kelime kökeni “hızlı/ekspres” ten gelir ve hızlı kahve servisinde çığır açan bir buluştur. Bir espresso makinesine takılan
kaşık (portafiltre de denir, kahveyi tutan
sepeti tutar),
sepet (
basınçlı veya
basınçsız olarak ikiye ayrılır, basınçlı adı üstünde altta küçük bir delik ile basınç oluşmasını sağlayarak espresso basıncını stimüle eder, bayat kahveyi/kalın öğütülmüş kahveden de espresso yapmanız mümkün olur; basınçsız ise bütün işi size ve değirmene bıraktığı senaryodur, çukur burada başlıyordur)
Öğütüm boyutu ile temas süresi doğru orantılıdır. Öğütüm boyutu arttıkça, daha çok temas süresi ile aynı oranda çözünme alınmak zorunda. Öğütüm boyutu inceldikçe ise temas süresi de oldukça kısa olmalı. Espresso’da basınç olmasının temel sebebi ise, bu kadar ince öğütümde temas süresinin saatler almamasını sağlamaktır. Klasik tarife göre 9 bar basınç altında 20-30 sn demlenme süresine sahiptir.
Taze öğütüm neden önemli? Çünkü taze öğütülmemiş kahve fazlaca yüzey alanı sebebiyle oksidize olur, aynı zamanda oldukça direnç sağlayan CO2’nin çıkmasına da sebep olur. Bu nedenle espresso severlerin tartışmasız ortaklaştığı nokta iyi değirmenin kilit nokta olmasıdır.
Değirmenin espresso inceliğinde öğütebilmesinin yanında, bir tık kalın bir tık ince ayarlarının da büyük adımlar olmaması gerekir, çünkü minimal farklılıklar bile süreyi etkileyebilirken öğütüm boyutunda tutarlı (iki defa aynı ayarda öğütünce aynı) ve hassas olmalıdır. İyi değirmen vasat espresso makinesi > idare eder değirmen iyi espresso makinesi şeklinde bir büyüklük yazarsam tartışma çıkmaz umarım.
Espresso bir percolation demleme yöntemidir, ve kek/puck adı verilen sıkıştırılmış kahveden su geçmesiyle hazırlanır. Sıkıştırma işlemine ise tamp denir, tamper ile yapılır. Tamp’in en çok dikkat edilecek şey ise dümdüz olmalıdır. Bir taraf daha az, diğer tarafta daha çok kahve var ise su her zaman kolay yolu seçeceği için, bir taraf demlenmemiş kahve yatağı (kek/puck) elde edersiniz, ve hayatınızı bezdirecek tabiri de burada tanıyorsunuz:
channeling. Bu channeling’in birkaç sebebi olabilir, bunlardan birkaçı:
1. Homojen olmayan öğütüm (kolay yolu seçeceği için)
2. Düzensiz su akışı
3. Dengesiz tamp
4. Tamp yaptıktan sonra kahve yatağını çatlatacak hareketler yapmak
gibi bir sürü ihtimal var. Amacımız yüksek verimli kahve olduğu gibi aynı zamanda dengeli bir verim.
İlk defa espresso yapacaksanız elzem malzemeler:
1. Espresso makinesi (biraz bariz)
2. İyi bir öğütücü
3. Tamper
Bunlar ise olsa çooook daha istikrarlı ve düzenli kahve çıkarabileceğiniz malzemeler:
1. Tartı
2. Distribute yapabilecek ekipmanlar
Distribute yapabilecek ekipmanlar, tamp’e hazırlayan ekipmanlar olarak genel söylenebilir. Wdt, leveler, shaker vs. birçok ekipman var bu yönde, hangisinin en iyisi olduğu yönünde de çok tartışma var. Ben şahsen Comandante ile espresso öğüttüğüm için, hatrı sayılır derecede
topaklanma var. Bu da doğrudan channeling’e sebep olur. Çözümü ise (ucuz çözümü)
ataş yardımı ile sepete koyduğunuz kahvede gezdirerek
topakları kırmak. Bu işlemin adı ise
Weiss Distribution Technique , WDT , John Weiss adlı bir adamın bulduğu bir yöntem. Ben şahsen WDT tool diye bir şey yaptırdım, onu kullanıyorum. WDT sonrası
leveler denilen bir düzleyici alet ile kek’i düzleştiriyor, sonra da tamp’liyorum.
Basınçsız sepet, iyi bir öğütücü, tamper ve tartı ile yapılamayacak şey yok sanırım. Giren kahve - çıkan kahve miktarını biliyorsanız, nereye hareket edeceğinizi de biliyorsunuz. Tartı yoksa sepete silme doldurup en azından giren kahvenin miktarını sabitlemiş olabilirsiniz.
Bütün her şeyi hallettiğinizi düşünerek kahve yapmaya geldiğinizde ise “dialling-in” denilen bir kısmı yapmak zorundasınız, ve hayır, kimse size demlemede olduğu gibi öğütüm ayarı veremez, zibilyon tane etken varken bir de makine de birebir aynı değil ise damağınızla baş başasınız.
Çok genel olmakla birlikte, ekşi, ve tuzlu bir kahve under extraction (yeterince çözünmeme) , acı ve hızlı bitişli astrinjen bir kahve ise over extracted (fazla çözünme) olarak nitelendirebiliriz.
Bütün işlem reçete çıkarmak üzerine olduğu için, tek tek değişkenleri kilitleyip bir sonraki adıma geçmek en doğrusu.
1. Doz
2. Çıktı
3. Öğütüm (süre)
Bütün bunlar Extraction - Sertlik tablosunda doğru noktaya gelmemizi sağlayacak.
16g kahve kullanmayı düşünüyorsanız 16’ya kilitlediniz, 32g çıktı memnun ediyorsa zaten sorun çözülmüştür. Ama ekşilik mevcutsa, kahveden biraz daha çıktı almayı deneyiniz. 16-40 yaptığınızda 16-32’den daha mı çok beğendiniz? Tabi daha çok su geçtiği için sertlikten taviz verdik. Süreyi şimdilik umursamadan “extraction’ı arttırmalıyım” demelisiniz. Bundan sonraki adım ise sertliği arttırmak olmalı ki öğütümü değiştirdiğinizde hem sertlik hem extraction artacaktır. Belirli bir incelik sonrası ise extraction dramatik bir şekilde düşecek, o yüzden o inceliğe gelmeden önceki öğütümünüz en güzel sonucu almanızı sağlayacaktır.