Ceren Aksu
Üye
- Konum
- İstanbul
Daha fazla
- Değirmen
- Comandante C40
- Ekipmanlar
- Hiroia Jimmy, Fellow Stagg Ekg, Origami Dripper, Delter Press, V60 Kasuya Dripper, V60 Dripper, Aeropress
Merhaba herkese,
Bugün çok çok sevdiğim bir müzisyen olan Tunus asıllı Dhafer Youssef konserini tamamen enerji düşüklüğünden kaçırmış olmam aslında bu başlığı açmama vesile oldu ☺
Bundan sonra üşenmedikçe dinlediğim albümlerin kendi dilim döndüğünce incelemelerini veya ilgimi çeken, tavsiye edebileceğim konserlerin duyurularını bu konu üzerinden yapmaya çalışacağım. Sizler de ekleme & yorumlar yaparsanız ve paylaşımlarla birbirimizi beslersek çok mutlu olurum
Kendisi aslında bir ud virtüözü ve etnik öğelerle beraber caz öğelerini de taşıyor müziğinde. Eskiden bir dönem müezzinlik yaptığı için müziğinde tasavvuf öğeleri de fazlasıyla mevcut, oldukça özel bir ses rengi ve vokal range'i var. Yeri geldi mi groove'u oldukça yüksek parçaları da var. Etkilendiği çok fazla müzik tarzı ve element var ve bunların hepsini çok güzel harmanlayan bir sanatçı. Her sene de İstanbul'a geliyor genellikle. Taksim Trio (Hüsnü Şenlendirici, Aytaç Doğan ve İsmail Tunçbilek) ile beraber çaldıkları İzmir konserini acaip tavsiye ederim. Zaten 4'ü de enstrümanları konusunda duayen insanlar. Harika bir uyum yakaladıkları için dinlemesi çok keyifli olmuş, oldukça da temiz bir konser kaydı olduğundan rahatlıkla tavsiye edebiliyorum.
- Konseri izlemek isteyenler için link: Dhafer Youssef İzmir ASSM Konseri
- Konserden çok özet bir performans için link: Dhafer Youssef - Sura Live
Bundan 6 yıl kadar önce okuldayken bir dersin ufak bir ödevi için kendisinin en sevdiğim albümü olan Abu Nawas Rhapsody'nin ufak bir incelemesini yapmıştım. Daha önceden Dhafer Youssef dinleyen, seven veya okumak isteyen arkadaşlarımız olursa naçizane buraya da kopyalıyorum referansları ile birlikte.
- Abu Nawas Rhapsody albümü Spotify linki: Abu Nawas Rhapsody
DHAFER YOUSSEF - ABU NAWAS RHAPSODY (2010) ALBÜM İNCELEMESİ
1. Dhafer Youssef, 1967 Tunus doğumlu bir besteci, udi ve ses sanatçısı. Sufi geleneğinden ve müziğinden oldukça etkilenmiştir. Müziğinde hem caz, hem de sufi müziğinin etkilerini duymak mümkün. Ailesinde bir çok müezzin olduğu için, dedesi çocukluğunda kendisini sürekli Kur’an dinletilerine götürdüğü ve buna teşvik ettiği için, sesini ve ses aralığının genişliğini erken yaşında keşfediyor.
Sufizm, tarih içinde İslam dininin bir bileşeni gibi veya bir mezhep ile bağlantılı gibi görünse de,aslında kend başına ayrı bir öğreti ve ilke olduğunu söyleyebiliriz. Bu öğretiye dahil olmak için Müslüman olmak gibi bir gereklilik yok. Sufi Müziği ise ibadet kimliği önde olan bir müzik türü. Kavvali ise Sufi Müziği’nin en bilinen formlarından biri olup, öncelikle Hindistan ve Pakistan’da oldukça yaygın olup, sonrasında daha geniş topraklara yayılmaya başlamıştır. Kavvali Müziği’nde ya dini, ya da aşk ve şarap gibi konular ele alınır. Dhafer Youssef Kavvali Müziği’nden de etkilenmiştir.
Gençlik yıllarında Kur’an okulunda eğitim alıp, müezzinlik yapmış ve bulunduğu bölgedeki dini törenlerde vokallik yapmıştır. Müziğinde yer alan vokallerde bu etkiyi rahatlıkla görebiliyoruz. Bu dönemde, caz’a karşı bir ilgisi oluşmuş ve bu konuda çalışmalar yapabilmek için 1990 yılında ülkesinden ayrılıp, Viyana’ya taşınmıştır.
Abu Nawas Rhapsody albümü, ismini İran’lı şair Abu Nawas (Ebu Nuvas)‘tan almıştır. Kendisi Klasik Arap Edebiyatı’nın en önemli şairlerinden biri olup, esas ününü aşk, şarap gibi dindışı konularda yazdığı eserlerine borçludur. Yani Dhafer Youssef’in Klasik Arap Edebiyatı’ndan ve Arabistan’ın sanat üzerindeki etkisinden etkilendiğini anlayabiliyoruz.
Abu Nawas Rhapsody albümünde, diğer albümlere göre daha az elektronik öğe yer almakta. Bu albümde Dhafer Youssef’e piyanoda Tigran Hamasyan, akustik basta Chris Junings, davullarda ise Mark Guiliana eşlik ediyor.
2. Albümde dikkat çeken noktalardan biri,”Wine Ode Suite” isminde 3 bölümlük bir parça yer almakta. Sacré, Mudamatan ve Profane olan bu parçalar albüm içinde arka arkaya gelmemekte.
Sacré, Ya Hobb ve Sura isimli parçalar, yavaş tempoları, karanlık ve lirik hissiyattan ötürü, vokal hattında ağıtı çağrıştıran, uzayan notalar ve falsettoların kullanılışından ötürü benzer hissiyatlar vermekteler. Vokallerde Dhafer Youssef’in ses aralığının ne kadar genişolduğunu, sesine ne kadar hakim olduğunu ve Sufi geleneğinden kopmadığını dinleyerek tecrübe edebiliyoruz.
Odd Elegy, Sabaa, Les Ondes Orientales isimli parçalar ise hızlı tempolu olan ve groove’ları itibariyle albümün içinden ayrıştırılabilecek yapıda olan parçalar. Özellikle bu parçalarda, sunulan ana temayı piyano ve ud ile genellikle ünison çalarak desteklemekteler. Sonrasında temaya gelen melodik eklentiler, varyasyonlar, tempo ve dinamik değişimler ile araya ara bölümler girmektedir. Ancak parçaların içinde hatırlatma amaçlı mutlaka ana temaya dönüşler mevcut. Özellikle bu parçalarda, enstrümanlar arasındaki ilişkilerin ne kadar ustaca kullanıldığını tecrübe ediyoruz.
3. Albümde en sevdiğim parçalardan biri olan, 2. parçası Les Ondes Orientales’de de hem sufi geleneğinin hem de caz tınılarının bir arada bulunduğunu tecrübe edebiliyoruz. Ud ile başlayan ana temayı, piyano yer yer ünisonlar ile destekliyor. Tema bazı yerlerde varyasyon ve değişimlere uğruyor, ancak bu ara bölümlere ek olarak, ana tema yer yer yapılan geri dönüşler ile tekrar hatırlatılıyor. Müzik dinamik ve doku anlamında birden düşüyor ve Dhafer Youssef’in diğer parçalarında olduğu gibi ağıtı andıran, karanlık ve lirik bir hissiyatı olan, sözsüz vokalleriyle başbaşa kalıyoruz. Sonrasında tension-release ve soru-cevap ilişkilerinin yoğunlukta olduğu, kompleks bir piyano solosu başlıyor ve sonrasında tekrar ana temaya geri dönüş yapılarak parça sona eriyor.
4. Odd Elegy, albümde groove hissiyatı en güçlü olan parça diyebiliriz. Caz etkileşimlerinin hissedildiği bir bölümden sonra yavaş tempoda, kısa süreli bir ud solosu ve hemen ardından gelen ana temayı piyano ve ud ünison çalarak melodinin hissiyatını güçlendiriyorlar ve hatırlatmış oluyorlar. Sonrasında dinlediğiniz piyano solosunun içinden dinamik anlamda yavaşça yükselen vokaller parçanın lirik anlamda etkisini güçlendiriyor. Sonlara doğru yapılan ritmik değişimler ve senkoplar ile parça içindeki groove farklı birşekilde önümüze çıkıyor. Ana temanın tekrar sunulması ile parça sona eriyor.
5. Albümün benim açımdan zayıf bir yanı olmadığını belirtmeliyim. Dhafer Youssef tınısal anlamda yeni şeyler denemeyi seven, ama aynı zamanda bağlı bulunduğu gelenekten de kopmayıp, farklı öğeleri birbirine kattığı ve birleştirdiği için ortaya ilginç bir füzyon çıkıyor.
Müezzinlikten, sufi geleneğinden ve aldığı Kur’an eğitiminden gelen makamsal öğeleri vokaline katarak, her parçada oldukça zengin ve ifadesel anlamda güçlü vokal hatları icra ediyor. Dhafer Youssef’in ses aralığının oldukça geniş olması, multi oktav vokal partilerini rahatlıkla söyleyebilmesi ve falsettolarında oldukça güçlü ifadeler yakalaması, müziğindeki dramatik etkiyi müthiş bir şekilde desteklemekte.
Müziklerinde melodiyi işleme, geliştirme ve harmonize etme konusunda usta olduğunu belirtmek gerekir. Yazmış olduğu basit, karmaşık yapıda olmayan melodileri o kadar güçlü bir şekilde işleyip ilerletiyor ki, fazlaca tekrarlar ve geri dönüşler olduğu halde dinleyiciyi kesinlikle sıkmıyor. Enstrümanlar arasındaki ilişkileri kullanışı ile parça bambaşka bir hale dönüşebiliyor. Tabi ki bunda diğer müzisyenlerin ve onların kendi aralarındaki müzikal iletişiminin de büyük etkisi var. Abu Nawas Rhapsody, benim açımdan kesinlikle 5 üzerinden 5 alacak bir albüm.
REFERANSLAR
Bohlman, P. (2002) World music, a very short introduction. New York: Oxford University Press Inc.
The rough guide to music of India & Pakistan. World Music Network (CD-ROM) http://www.indianetzone.com/41/history_qawwali.html Erişim tarihi: 29 Nisan 2014
Bugün çok çok sevdiğim bir müzisyen olan Tunus asıllı Dhafer Youssef konserini tamamen enerji düşüklüğünden kaçırmış olmam aslında bu başlığı açmama vesile oldu ☺
Bundan sonra üşenmedikçe dinlediğim albümlerin kendi dilim döndüğünce incelemelerini veya ilgimi çeken, tavsiye edebileceğim konserlerin duyurularını bu konu üzerinden yapmaya çalışacağım. Sizler de ekleme & yorumlar yaparsanız ve paylaşımlarla birbirimizi beslersek çok mutlu olurum
Kendisi aslında bir ud virtüözü ve etnik öğelerle beraber caz öğelerini de taşıyor müziğinde. Eskiden bir dönem müezzinlik yaptığı için müziğinde tasavvuf öğeleri de fazlasıyla mevcut, oldukça özel bir ses rengi ve vokal range'i var. Yeri geldi mi groove'u oldukça yüksek parçaları da var. Etkilendiği çok fazla müzik tarzı ve element var ve bunların hepsini çok güzel harmanlayan bir sanatçı. Her sene de İstanbul'a geliyor genellikle. Taksim Trio (Hüsnü Şenlendirici, Aytaç Doğan ve İsmail Tunçbilek) ile beraber çaldıkları İzmir konserini acaip tavsiye ederim. Zaten 4'ü de enstrümanları konusunda duayen insanlar. Harika bir uyum yakaladıkları için dinlemesi çok keyifli olmuş, oldukça da temiz bir konser kaydı olduğundan rahatlıkla tavsiye edebiliyorum.
- Konseri izlemek isteyenler için link: Dhafer Youssef İzmir ASSM Konseri
- Konserden çok özet bir performans için link: Dhafer Youssef - Sura Live
Bundan 6 yıl kadar önce okuldayken bir dersin ufak bir ödevi için kendisinin en sevdiğim albümü olan Abu Nawas Rhapsody'nin ufak bir incelemesini yapmıştım. Daha önceden Dhafer Youssef dinleyen, seven veya okumak isteyen arkadaşlarımız olursa naçizane buraya da kopyalıyorum referansları ile birlikte.
- Abu Nawas Rhapsody albümü Spotify linki: Abu Nawas Rhapsody
DHAFER YOUSSEF - ABU NAWAS RHAPSODY (2010) ALBÜM İNCELEMESİ
1. Dhafer Youssef, 1967 Tunus doğumlu bir besteci, udi ve ses sanatçısı. Sufi geleneğinden ve müziğinden oldukça etkilenmiştir. Müziğinde hem caz, hem de sufi müziğinin etkilerini duymak mümkün. Ailesinde bir çok müezzin olduğu için, dedesi çocukluğunda kendisini sürekli Kur’an dinletilerine götürdüğü ve buna teşvik ettiği için, sesini ve ses aralığının genişliğini erken yaşında keşfediyor.
Sufizm, tarih içinde İslam dininin bir bileşeni gibi veya bir mezhep ile bağlantılı gibi görünse de,aslında kend başına ayrı bir öğreti ve ilke olduğunu söyleyebiliriz. Bu öğretiye dahil olmak için Müslüman olmak gibi bir gereklilik yok. Sufi Müziği ise ibadet kimliği önde olan bir müzik türü. Kavvali ise Sufi Müziği’nin en bilinen formlarından biri olup, öncelikle Hindistan ve Pakistan’da oldukça yaygın olup, sonrasında daha geniş topraklara yayılmaya başlamıştır. Kavvali Müziği’nde ya dini, ya da aşk ve şarap gibi konular ele alınır. Dhafer Youssef Kavvali Müziği’nden de etkilenmiştir.
Gençlik yıllarında Kur’an okulunda eğitim alıp, müezzinlik yapmış ve bulunduğu bölgedeki dini törenlerde vokallik yapmıştır. Müziğinde yer alan vokallerde bu etkiyi rahatlıkla görebiliyoruz. Bu dönemde, caz’a karşı bir ilgisi oluşmuş ve bu konuda çalışmalar yapabilmek için 1990 yılında ülkesinden ayrılıp, Viyana’ya taşınmıştır.
Abu Nawas Rhapsody albümü, ismini İran’lı şair Abu Nawas (Ebu Nuvas)‘tan almıştır. Kendisi Klasik Arap Edebiyatı’nın en önemli şairlerinden biri olup, esas ününü aşk, şarap gibi dindışı konularda yazdığı eserlerine borçludur. Yani Dhafer Youssef’in Klasik Arap Edebiyatı’ndan ve Arabistan’ın sanat üzerindeki etkisinden etkilendiğini anlayabiliyoruz.
Abu Nawas Rhapsody albümünde, diğer albümlere göre daha az elektronik öğe yer almakta. Bu albümde Dhafer Youssef’e piyanoda Tigran Hamasyan, akustik basta Chris Junings, davullarda ise Mark Guiliana eşlik ediyor.
2. Albümde dikkat çeken noktalardan biri,”Wine Ode Suite” isminde 3 bölümlük bir parça yer almakta. Sacré, Mudamatan ve Profane olan bu parçalar albüm içinde arka arkaya gelmemekte.
Sacré, Ya Hobb ve Sura isimli parçalar, yavaş tempoları, karanlık ve lirik hissiyattan ötürü, vokal hattında ağıtı çağrıştıran, uzayan notalar ve falsettoların kullanılışından ötürü benzer hissiyatlar vermekteler. Vokallerde Dhafer Youssef’in ses aralığının ne kadar genişolduğunu, sesine ne kadar hakim olduğunu ve Sufi geleneğinden kopmadığını dinleyerek tecrübe edebiliyoruz.
Odd Elegy, Sabaa, Les Ondes Orientales isimli parçalar ise hızlı tempolu olan ve groove’ları itibariyle albümün içinden ayrıştırılabilecek yapıda olan parçalar. Özellikle bu parçalarda, sunulan ana temayı piyano ve ud ile genellikle ünison çalarak desteklemekteler. Sonrasında temaya gelen melodik eklentiler, varyasyonlar, tempo ve dinamik değişimler ile araya ara bölümler girmektedir. Ancak parçaların içinde hatırlatma amaçlı mutlaka ana temaya dönüşler mevcut. Özellikle bu parçalarda, enstrümanlar arasındaki ilişkilerin ne kadar ustaca kullanıldığını tecrübe ediyoruz.
3. Albümde en sevdiğim parçalardan biri olan, 2. parçası Les Ondes Orientales’de de hem sufi geleneğinin hem de caz tınılarının bir arada bulunduğunu tecrübe edebiliyoruz. Ud ile başlayan ana temayı, piyano yer yer ünisonlar ile destekliyor. Tema bazı yerlerde varyasyon ve değişimlere uğruyor, ancak bu ara bölümlere ek olarak, ana tema yer yer yapılan geri dönüşler ile tekrar hatırlatılıyor. Müzik dinamik ve doku anlamında birden düşüyor ve Dhafer Youssef’in diğer parçalarında olduğu gibi ağıtı andıran, karanlık ve lirik bir hissiyatı olan, sözsüz vokalleriyle başbaşa kalıyoruz. Sonrasında tension-release ve soru-cevap ilişkilerinin yoğunlukta olduğu, kompleks bir piyano solosu başlıyor ve sonrasında tekrar ana temaya geri dönüş yapılarak parça sona eriyor.
4. Odd Elegy, albümde groove hissiyatı en güçlü olan parça diyebiliriz. Caz etkileşimlerinin hissedildiği bir bölümden sonra yavaş tempoda, kısa süreli bir ud solosu ve hemen ardından gelen ana temayı piyano ve ud ünison çalarak melodinin hissiyatını güçlendiriyorlar ve hatırlatmış oluyorlar. Sonrasında dinlediğiniz piyano solosunun içinden dinamik anlamda yavaşça yükselen vokaller parçanın lirik anlamda etkisini güçlendiriyor. Sonlara doğru yapılan ritmik değişimler ve senkoplar ile parça içindeki groove farklı birşekilde önümüze çıkıyor. Ana temanın tekrar sunulması ile parça sona eriyor.
5. Albümün benim açımdan zayıf bir yanı olmadığını belirtmeliyim. Dhafer Youssef tınısal anlamda yeni şeyler denemeyi seven, ama aynı zamanda bağlı bulunduğu gelenekten de kopmayıp, farklı öğeleri birbirine kattığı ve birleştirdiği için ortaya ilginç bir füzyon çıkıyor.
Müezzinlikten, sufi geleneğinden ve aldığı Kur’an eğitiminden gelen makamsal öğeleri vokaline katarak, her parçada oldukça zengin ve ifadesel anlamda güçlü vokal hatları icra ediyor. Dhafer Youssef’in ses aralığının oldukça geniş olması, multi oktav vokal partilerini rahatlıkla söyleyebilmesi ve falsettolarında oldukça güçlü ifadeler yakalaması, müziğindeki dramatik etkiyi müthiş bir şekilde desteklemekte.
Müziklerinde melodiyi işleme, geliştirme ve harmonize etme konusunda usta olduğunu belirtmek gerekir. Yazmış olduğu basit, karmaşık yapıda olmayan melodileri o kadar güçlü bir şekilde işleyip ilerletiyor ki, fazlaca tekrarlar ve geri dönüşler olduğu halde dinleyiciyi kesinlikle sıkmıyor. Enstrümanlar arasındaki ilişkileri kullanışı ile parça bambaşka bir hale dönüşebiliyor. Tabi ki bunda diğer müzisyenlerin ve onların kendi aralarındaki müzikal iletişiminin de büyük etkisi var. Abu Nawas Rhapsody, benim açımdan kesinlikle 5 üzerinden 5 alacak bir albüm.
REFERANSLAR
Bohlman, P. (2002) World music, a very short introduction. New York: Oxford University Press Inc.
The rough guide to music of India & Pakistan. World Music Network (CD-ROM) http://www.indianetzone.com/41/history_qawwali.html Erişim tarihi: 29 Nisan 2014