• Ekim Ayı Kahve Kulübü Toplu Alım Organizasyonu
    Sevgili Ziyaretçi Ekim ayı Kahve Kulübü ortak alım firması sizlerin oyları ile Coffee Department olarak seçildi. Bu konudan Ekim ayı toplu alımı ile ilgili gelişmeleri öğrenebilirsin. Kahve Kulübü toplu alımı ve kulüp ile ilgili gelişmelerden, özel indirimlerden, yayınlardan hızlı bir şekilde haberdar olmak için buradan Whatsapp Kanalına katılmayı, Instagram ve Twitter adreslerinden bizi takip etmeyi unutmayın.
  • Telefon numaranızı paylaşmadan Kahve Kulübü duyurularından, güncel indirim ve kampanyalardan haberdar olmak istiyorsanız Bu Linke tıklayarak Kahve Kulübü Whatsapp Kanalını takip edebilirsiniz.

Albüm İncelemeleri, Konser Duyuru & Tavsiyeleri 🎶

Ceren Aksu

Üye
Konum
İstanbul
Daha fazla  
Değirmen
Comandante C40
Ekipmanlar
Hiroia Jimmy, Fellow Stagg Ekg, Origami Dripper, Delter Press, V60 Kasuya Dripper, V60 Dripper, Aeropress
Merhaba herkese,

Bugün çok çok sevdiğim bir müzisyen olan Tunus asıllı Dhafer Youssef konserini tamamen enerji düşüklüğünden kaçırmış olmam aslında bu başlığı açmama vesile oldu ☺
Bundan sonra üşenmedikçe dinlediğim albümlerin kendi dilim döndüğünce incelemelerini veya ilgimi çeken, tavsiye edebileceğim konserlerin duyurularını bu konu üzerinden yapmaya çalışacağım. Sizler de ekleme & yorumlar yaparsanız ve paylaşımlarla birbirimizi beslersek çok mutlu olurum 🤗

Kendisi aslında bir ud virtüözü ve etnik öğelerle beraber caz öğelerini de taşıyor müziğinde. Eskiden bir dönem müezzinlik yaptığı için müziğinde tasavvuf öğeleri de fazlasıyla mevcut, oldukça özel bir ses rengi ve vokal range'i var. Yeri geldi mi groove'u oldukça yüksek parçaları da var. Etkilendiği çok fazla müzik tarzı ve element var ve bunların hepsini çok güzel harmanlayan bir sanatçı. Her sene de İstanbul'a geliyor genellikle. Taksim Trio (Hüsnü Şenlendirici, Aytaç Doğan ve İsmail Tunçbilek) ile beraber çaldıkları İzmir konserini acaip tavsiye ederim. Zaten 4'ü de enstrümanları konusunda duayen insanlar. Harika bir uyum yakaladıkları için dinlemesi çok keyifli olmuş, oldukça da temiz bir konser kaydı olduğundan rahatlıkla tavsiye edebiliyorum.

- Konseri izlemek isteyenler için link: Dhafer Youssef İzmir ASSM Konseri

- Konserden çok özet bir performans için link: Dhafer Youssef - Sura Live

Bundan 6 yıl kadar önce okuldayken bir dersin ufak bir ödevi için kendisinin en sevdiğim albümü olan Abu Nawas Rhapsody'nin ufak bir incelemesini yapmıştım. Daha önceden Dhafer Youssef dinleyen, seven veya okumak isteyen arkadaşlarımız olursa naçizane buraya da kopyalıyorum referansları ile birlikte.

- Abu Nawas Rhapsody albümü Spotify linki: Abu Nawas Rhapsody



DHAFER YOUSSEF - ABU NAWAS RHAPSODY (2010) ALBÜM İNCELEMESİ

1. Dhafer Youssef, 1967 Tunus doğumlu bir besteci, udi ve ses sanatçısı. Sufi geleneğinden ve müziğinden oldukça etkilenmiştir. Müziğinde hem caz, hem de sufi müziğinin etkilerini duymak mümkün. Ailesinde bir çok müezzin olduğu için, dedesi çocukluğunda kendisini sürekli Kur’an dinletilerine götürdüğü ve buna teşvik ettiği için, sesini ve ses aralığının genişliğini erken yaşında keşfediyor.
Sufizm, tarih içinde İslam dininin bir bileşeni gibi veya bir mezhep ile bağlantılı gibi görünse de,aslında kend başına ayrı bir öğreti ve ilke olduğunu söyleyebiliriz. Bu öğretiye dahil olmak için Müslüman olmak gibi bir gereklilik yok. Sufi Müziği ise ibadet kimliği önde olan bir müzik türü. Kavvali ise Sufi Müziği’nin en bilinen formlarından biri olup, öncelikle Hindistan ve Pakistan’da oldukça yaygın olup, sonrasında daha geniş topraklara yayılmaya başlamıştır. Kavvali Müziği’nde ya dini, ya da aşk ve şarap gibi konular ele alınır. Dhafer Youssef Kavvali Müziği’nden de etkilenmiştir.
Gençlik yıllarında Kur’an okulunda eğitim alıp, müezzinlik yapmış ve bulunduğu bölgedeki dini törenlerde vokallik yapmıştır. Müziğinde yer alan vokallerde bu etkiyi rahatlıkla görebiliyoruz. Bu dönemde, caz’a karşı bir ilgisi oluşmuş ve bu konuda çalışmalar yapabilmek için 1990 yılında ülkesinden ayrılıp, Viyana’ya taşınmıştır.
Abu Nawas Rhapsody albümü, ismini İran’lı şair Abu Nawas (Ebu Nuvas)‘tan almıştır. Kendisi Klasik Arap Edebiyatı’nın en önemli şairlerinden biri olup, esas ününü aşk, şarap gibi dindışı konularda yazdığı eserlerine borçludur. Yani Dhafer Youssef’in Klasik Arap Edebiyatı’ndan ve Arabistan’ın sanat üzerindeki etkisinden etkilendiğini anlayabiliyoruz.
Abu Nawas Rhapsody albümünde, diğer albümlere göre daha az elektronik öğe yer almakta. Bu albümde Dhafer Youssef’e piyanoda Tigran Hamasyan, akustik basta Chris Junings, davullarda ise Mark Guiliana eşlik ediyor.

2. Albümde dikkat çeken noktalardan biri,”Wine Ode Suite” isminde 3 bölümlük bir parça yer almakta. Sacré, Mudamatan ve Profane olan bu parçalar albüm içinde arka arkaya gelmemekte.
Sacré, Ya Hobb ve Sura isimli parçalar, yavaş tempoları, karanlık ve lirik hissiyattan ötürü, vokal hattında ağıtı çağrıştıran, uzayan notalar ve falsettoların kullanılışından ötürü benzer hissiyatlar vermekteler. Vokallerde Dhafer Youssef’in ses aralığının ne kadar genişolduğunu, sesine ne kadar hakim olduğunu ve Sufi geleneğinden kopmadığını dinleyerek tecrübe edebiliyoruz.
Odd Elegy, Sabaa, Les Ondes Orientales isimli parçalar ise hızlı tempolu olan ve groove’ları itibariyle albümün içinden ayrıştırılabilecek yapıda olan parçalar. Özellikle bu parçalarda, sunulan ana temayı piyano ve ud ile genellikle ünison çalarak desteklemekteler. Sonrasında temaya gelen melodik eklentiler, varyasyonlar, tempo ve dinamik değişimler ile araya ara bölümler girmektedir. Ancak parçaların içinde hatırlatma amaçlı mutlaka ana temaya dönüşler mevcut. Özellikle bu parçalarda, enstrümanlar arasındaki ilişkilerin ne kadar ustaca kullanıldığını tecrübe ediyoruz.

3. Albümde en sevdiğim parçalardan biri olan, 2. parçası Les Ondes Orientales’de de hem sufi geleneğinin hem de caz tınılarının bir arada bulunduğunu tecrübe edebiliyoruz. Ud ile başlayan ana temayı, piyano yer yer ünisonlar ile destekliyor. Tema bazı yerlerde varyasyon ve değişimlere uğruyor, ancak bu ara bölümlere ek olarak, ana tema yer yer yapılan geri dönüşler ile tekrar hatırlatılıyor. Müzik dinamik ve doku anlamında birden düşüyor ve Dhafer Youssef’in diğer parçalarında olduğu gibi ağıtı andıran, karanlık ve lirik bir hissiyatı olan, sözsüz vokalleriyle başbaşa kalıyoruz. Sonrasında tension-release ve soru-cevap ilişkilerinin yoğunlukta olduğu, kompleks bir piyano solosu başlıyor ve sonrasında tekrar ana temaya geri dönüş yapılarak parça sona eriyor.

4. Odd Elegy, albümde groove hissiyatı en güçlü olan parça diyebiliriz. Caz etkileşimlerinin hissedildiği bir bölümden sonra yavaş tempoda, kısa süreli bir ud solosu ve hemen ardından gelen ana temayı piyano ve ud ünison çalarak melodinin hissiyatını güçlendiriyorlar ve hatırlatmış oluyorlar. Sonrasında dinlediğiniz piyano solosunun içinden dinamik anlamda yavaşça yükselen vokaller parçanın lirik anlamda etkisini güçlendiriyor. Sonlara doğru yapılan ritmik değişimler ve senkoplar ile parça içindeki groove farklı birşekilde önümüze çıkıyor. Ana temanın tekrar sunulması ile parça sona eriyor.

5. Albümün benim açımdan zayıf bir yanı olmadığını belirtmeliyim. Dhafer Youssef tınısal anlamda yeni şeyler denemeyi seven, ama aynı zamanda bağlı bulunduğu gelenekten de kopmayıp, farklı öğeleri birbirine kattığı ve birleştirdiği için ortaya ilginç bir füzyon çıkıyor.
Müezzinlikten, sufi geleneğinden ve aldığı Kur’an eğitiminden gelen makamsal öğeleri vokaline katarak, her parçada oldukça zengin ve ifadesel anlamda güçlü vokal hatları icra ediyor. Dhafer Youssef’in ses aralığının oldukça geniş olması, multi oktav vokal partilerini rahatlıkla söyleyebilmesi ve falsettolarında oldukça güçlü ifadeler yakalaması, müziğindeki dramatik etkiyi müthiş bir şekilde desteklemekte.
Müziklerinde melodiyi işleme, geliştirme ve harmonize etme konusunda usta olduğunu belirtmek gerekir. Yazmış olduğu basit, karmaşık yapıda olmayan melodileri o kadar güçlü bir şekilde işleyip ilerletiyor ki, fazlaca tekrarlar ve geri dönüşler olduğu halde dinleyiciyi kesinlikle sıkmıyor. Enstrümanlar arasındaki ilişkileri kullanışı ile parça bambaşka bir hale dönüşebiliyor. Tabi ki bunda diğer müzisyenlerin ve onların kendi aralarındaki müzikal iletişiminin de büyük etkisi var. Abu Nawas Rhapsody, benim açımdan kesinlikle 5 üzerinden 5 alacak bir albüm.


REFERANSLAR
Bohlman, P. (2002) World music, a very short introduction. New York: Oxford University Press Inc.
The rough guide to music of India & Pakistan. World Music Network (CD-ROM) http://www.indianetzone.com/41/history_qawwali.html Erişim tarihi: 29 Nisan 2014
 
konserin kaçmasına gerçekten üzüldüm. dhafer youssef ismini görünce benimde ilk aklıma gelen taksim trio ile olan konserleri oldu. hazır link paylaşılmışken tekrar açtım :) teşekkürler....
 
Çok güzel bir inceleme olmuş, böyle bir başlığın açılmasına sevindim. Tanımıyordum ve tanımadığım bir kişiyi izleyince çocuk gibi mutlu oluyorum 😊 Paylaşımlarınızı takip edeceğim kesinlikle.

Ben de albüm incelemesi değil ama son 2 yıldır hayranlıkla takip ettiğim birinden çok teknik ayrıntıya girmeden bahsetmek istedim ☺️
Dimash Kudaibergenov, insan üstü bir sese sahip kazakistanlı 1994 doğumlu şarkıcı. Önce Çin'de The Singer yarışmasına katılıyor. Bu arada bu yarışmayı da takip ederim, çok ilginç sesler çıkabiliyor. İlk dinlediğimde resmen boşluğa düştüm. Vitas dinlerken tesadüfen karşıma çıktı, yarışmada Vitas'ın şarkısını söylüyor. Hatta vitas'dan iyi söylediğini düşünüyorum. Videonun sonlarında "yok artık daha da çıkmaz, bitti" derken şaşırtmaya devam ediyor:


Geniş ses aralığının yanında (6 oktav üstü deniyor) bu ses aralığını kusursuz bir şekilde kontrol ediyor. Bass, baritone, tenör, soprano hepsine hakim ve aralıksız bu tonlarda söyleyebiliyor. Neredeyse internetteki tüm ses koçlarının analizlerini izledim. Tek nefeste 2 oktav aşağı inip çıkabildiği söylüyorlar. Bir şarkı içerisinde 4 oktav aralığını da rahatlıkla kullanıyor.

Son olarak 2019'da Amerika'da düzenlenen 1 milyon dolar ödüllü The World's Best isimli yarışmaya katılmış fakat finalde daha genç insanlar var diye önlerini açmak için yarışmadan çekildiğini söylemiş. Ne kadar doğru söylemiş bilmiyorum, sanırım videolarını kesmeleri gibi başka sorunlar da yaşanmış.

Kesinlikle bir gün imkan olursa canlı dinlemek istiyorum.

En sevdiğim performansı :

Bu şarkıda 2. Oktavdan 6. Oktava kadar rahatlıkla çıkabiliyor. Özellikle 3:45 - 4:00 arası beni benden alıyor.

Buraya new york full konserini de bırakayım:



Spotify : https://open.spotify.com/artist/00dhGVtq7..
 
@Ceren Aksu muhteşem bir paylaşım. Emeğinize sağlık. Her sanatçı için üst başlık altına yeni bir başlık olarak bu paylaşımların devamı bekleriz. Takib kolaylığı güzel paylaşımların arada kaynamamsı için. İyi çalışmalar.
 


Amerika'da 73 milyon kişinin evlerinde televizyon başında canlı olarak izlediği, ülkede adeta hayatın durduğu, suç oranlarının neredeyse 0'a düştüğü, Ingiltere'nin taşrasından çıkıp gelen karizmatik ve yetenekli dört gencin bir kaç ay önceki Kennedy suikastı ile büyük bir travma yaşayan ülkeye, beyazına, siyahına, çocuğuna, gencine, yaşlısına umut ve yaşam sevinci aşıladığı, sonrasında tanıdığımız bir çok genç müzisyenin hayatını müzikle sürdürmeye karar verdiği, Amerika'dan dünyaya dalga dalga yayılan o değişim rüzgarının esmeye başladığı o unutulmaz gece... 56 yıl önceki bu gece, 9 Şubat 1964! ✌🏻😎
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
8 yıldır, her yıl o sene yayınlanan yabancı parçalar arasından en iyileri seçiyorum. En tepedeki şarkı 1. oluyor sonra aşağı doğru gidiyor.
İlgilenen arkadaşlar önceki senelerin spotify listelerine aşağıdan ulaşabilirler:

2019'un en iyileri listesi
2018'in en iyileri listesi
2017'nin en iyileri listesi
2016'nın en iyileri listesi
2015'in en iyileri listesi
2014'ün en iyileri listesi
2013'ün en iyileri listesi
2012'nin en iyileri listesi

"reading and coffee" diye uzun ve hala eklemeler yaptığım bir listem var.
 
Biletix'i ara sıra kurcalıyorum, bazen çok ilginç konserler çıkabiliyor. İlgimi çeken birkaç tanesini ve linklerini paylaşacağım. Belki sevdiğiniz bir grubun / orkestranın veya sanatçının konserine denk gelirsiniz, belki de merak edip keşfetmek istersiniz :giggle:

BİFO & Chick Corea - 11 Nisan 2020 - Lütfi Kırdar Anadolu Auditorium

Chick Corea'yı zaten anlatmaya gerek yok, duyuyorsunuz 😁 Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası da aynı şekilde.

Repertuvar da keyifli gözüküyor (yorumlaması bana düştü sanki Chick Corea ve BİFO'nun oluşturduğu seçkiyi 😒) Gershwin, Mozart ve Chick Corea'nın kendi eserinden bir repertuvar oluşturmuşlar.

-----

Avishai Cohen & Big Vicious - 30 Nisan 2020 - Babylon

Avishai Cohen çok sevdiğim bir trompetçi ve besteci. Yeni projesi Big Vicious ile gelecekmiş. Dinlemek isterseniz Spotify linkini de iliştirdim.

Ps. Bir de kontrbasçı ve yine İsrail'li olan bir Avishai Cohen de var, ikisi farklı. İkisini de çok seviyorum ama o ayrı 🙃

 
Sanırsam bi 4 gündür hiç kahve içmiyorum, feci hasta oldum ve hiçbir şeyden koku, tat vs alamıyorum 😷
Tıkalı kulaklarla iş yapmaya falan çalışıyorum, baya içler acısı durumdayım 😅
Madem içtiğim kahveyi yazamıyorum, gözüme kestirdiğim konserleri yazayım napalım 🤷‍♀️

Bu senenin Zorlu PSM Caz Festivali programı açıklandı ve beni baya baya heyecanlandırdı. Kontrbas tamiri, iyi kahve, güzel konserler vs vs derken bu sene de cüzdanım boş gezeceğim anlaşıldı 🤗

Aşağıdaki görselde zaten festival programının görselini paylaşıyor olacağım, ama en sevdiklerimi ve naçizane tavsiye edeceklerimi dile getireceğim haddime olmayarak da olsa. Birkaç bölüm halinde yazacağım müsait vakit buldukça. Bu bölüm 1 olsun ☺

Bu festivaldeki favorim Woodkid öncelikle 🖤 Hem besteci, hem de yönetmen kendisi. Multidisipliner insanlara çok çok büyük saygım var. Lana Del Rey, Katy Perry gibi popüler müzik sanatçılarının kliplerini yönetmiş hem de, ciddili yani. Konser linki de "burada" :)
Kendisinin müziklerini keşfetmek isteyen olursa diye Spotify sayfasını tam da buraya iliştiriyorum:


----


Jethro Tull'dan hepimizin bildiği flüt reyiz Ian Anderson kendi projesi olan "Jethro Tull the Prog Years" turnesı kapsamında festivalde yer alacakmış, kendisini dünya gözüyle canlı izlemeyi ve dinlemeyi çook çok istiyorum. Konser linkine "buradan" ulaşabilirsiniz :) Kendisinin çook sevdiğim bir Bouree (Bach) yorumunu buraya bırakıyorum dinlemek isteyen olursa. Ses kalitesi çok iyi değil videonun, ama performans aşırı iyi :)



----


Anouar Brahem de çok sevdiğim ud sanatçılarından. Bu konserde kontrbasta çok sevdiğim bir basçı olan Björn Meyer eşlik edecek. Bütçemi ayarlayabilirsem buna da gitmeyi çok istiyorum. Konser linkine "buradan" ulaşabilirsiniz :)
Anouar Brahem'in sevdiğim bir şarkısının linkini de şöyle ekliyorum:




----


Tam bir salon beyefendisi olan Rufus Wainwright da gelecekmiş. Pamuk gibi bir sesi var 🖤 Konser linki "burada" :)
Ben kendisini ilk tanıdığım ve çook sevdiğim şarkısının Spotify linkini paylaşıyorum;



----


Festival programının görselini en altta paylaşıyorum.

Part 2'de görüşmek üzere efem. ☺
psm-cf-line-up-poster-rev2-02-5e4befd29b76b.jpg
 
Son düzenleme:
Geçmiş olsun! Jethro Tull/Ian Anderson'ı 3 kez izledim ama dünya gözüyle umarım bir kez daha izlerim! Anouar Brahem'i de istiyorum... Yellowjacktes bir kez izledim bir kez daha istiyorum... Tord Gustavsen Trio, pür caz, keyifle gidilir... Wishbone Ash, eski efsanelerdendir, gidilir... Salif Keita, Billy Cobham, neden olmasın...
 
Geçmiş olsun! Jethro Tull/Ian Anderson'ı 3 kez izledim ama dünya gözüyle umarım bir kez daha izlerim! Anouar Brahem'i de istiyorum... Yellowjacktes bir kez izledim bir kez daha istiyorum... Tord Gustavsen Trio, pür caz, keyifle gidilir... Wishbone Ash, eski efsanelerdendir, gidilir... Salif Keita, Billy Cobham, neden olmasın...

Tord Gustavsen Trio, Billy Cobham ve daha fazlasına Bölüm 2'de değineceğim uzunca :))
 
Jethro Tull'ı ben de çok severim, ilki 1991'de olmak üzere hem Tull ile hem de solo konserlerinde defalarca seyrettim ama maalesef Ian Anderson'ın sesi biteli yıllar oluyor. Onu şarkı söylerken dinlemek artık tam bir işkence. Ya vokalleri gruptan birine devretsin ya da bu işi bıraksın. Kendisinin karikatürüne dönüşmüş durumda.
 
Son düzenleme:
Jethro Tull'ı ben de çok severim, ilki 1991'de olmak üzere hem Tull ile hem de solo konserlerinde defalarca seyrettim ama maalesef Ian Andersn'ın sesi biteli yıllar oluyor. Onu şarkı söylerken dinlemek artık tam bir işkence. Ya vokalleri gruptan birine devretsin ya da bu işi bıraksın. Kendisinin karikatürüne dönüşmüş durumda.
Ben de 91de oradaydım, Ian Anderson'un sesi o zaman dahi kaydolmaya yüz tutmuştu(o dönemki vokali Mark Knopfler'ı andırıyordu), nitekim gırtlağından geçirdiği rahatsızlık ve yaş faktörü yillar içerisinde sesini iyice kaybetmesine neden oldu... Bu da anlaşılabilir bir durum, artık 72 yaşında ve kimse sonsuza dek genç kalamıyor :)
 
devir değişti, e tabii çelik de değişti. emre aydın'dan fatih erkoç'a geniş bir katılımla çelik'e saygı duruşunda bulunmuşlar devir değişti albümünde. her ne kadar çelik'in bazı açıklamalarıyla ilginç bir insan olsa da bazı şarkıları dinlerken dedim çelik bize gerçekten dokunmuş, kaliteli işler yapmış, inkar edilemez.

her ne kadar bazı şarkılar harcanmış olsa da kaliteyi konuşturanlar sayesinde geçerli bir albüm olmuş. bunda iskender paydaş ile fatih erkoç'un etkisi ölçülemez düzeyde. yeniden 90'ları hatırladım sayelerinde...
 
Geri
Üst